| Şirketler de birçok yönden dinlere benziyorlar, sadece ihtiyaçlar pramıdınde en alt basamakta yer alıyorlar. | TED | والشركات هي كالاديان في عدة نواحي ماعدا انهم في اسفل هرم الاحتياجات |
| Özel ihtiyaçlar seyahati gibi. | Open Subtitles | ومتعقبتها , ابدو وكانني اقود الرحلة الميدانية لاصحاب الاحتياجات الخاصة |
| Hayatımız ve kurallarımız farklı ihtiyaçlar doğrultusunda yönetiliyor. | Open Subtitles | حياتنا وقوانيننا تحكمها مجموعة مختلفة من الإحتياجات |
| Brezilya São Paulo'daki ofis binası yarı transparan OPV paneller cam yüzeye entegre edilmiş, değişik ihtiyaçlar sunuyor. | TED | في مبنى المكاتب في ساو باولو، البرازيل، حيث تندمج اللوحات شبة الشفافة مع زجاج الواجهة، ما يخدم حاجات مختلفة. |
| Lüks yok, konfor yok, erzem ihtiyaçlar yok. Kafanıza dikkat edin. | Open Subtitles | لا وسائل راحة ولا ضروريات احترس على رأسك |
| - Özel ihtiyaçlar mı? | Open Subtitles | أحتياجات خاصة ؟ |
| Bunu şöyle düşün; çok çeşitli çocuklar ve farklı ihtiyaçlar karşılanmayı bekliyor, yani tek bir tip yok. | TED | فكر في الأمر كونه: مع وجود العديد من الأطفال، يوجد احتياجات مختلفة يجب أن تُلبى، لذلك لا يوجد نموذج واحد. |
| Evde krem,tuvalet kağıdı gibi önemli ihtiyaçlar acayip azaldı ve bütün bunları kız yurtlarından çalmaktan bıktım. | Open Subtitles | إن المنزل منخفض بشكل بائس من الضروريات كـ المرطّبِ وورقة العقبِ، وتعبت مِن سَرِقَته مِن الأخويات |
| Ama ihtiyaçlar keşiflerin anasıdır. | Open Subtitles | في هذه الايام الحالكة |
| Afedersiniz, pardon,doğruca geliyorum. Özel ihtiyaçlar. | Open Subtitles | إعذرني ، آسف ، آتٍ في الطريق إحتياجات خاصة |
| Bu ihtiyaçlar, STK çalışanları, siyasete yön verenler, DSÖ, UNHCR ve bizler tarafından, elimizdekini ardımıza koymadan öncelik verilerek sağlanmalı. | TED | يجب وضع هذه الاحتياجات كأولوية من قبل عاملي المنظمات غير حكومية وصناع القرار. ومنظمة الصحة العالمية ومن قبل مفوضية الأمم المتحدة لشؤون اللاجئين، وكل واحد منا مهما كانت حجم تأثيرنا داخل مجتمعنا. |
| İnsan bir ihtiyaçlar silsilesine göre hareket eder ve seks oldukça üst sıralardadır. | Open Subtitles | البشر يتصرفون اعتماداً على سلسلة من الاحتياجات و الجنس يحتل مرتبة عالية من هذا الترتيب أنها طبيعة الإنسان لا نستطيع التخلص منها |
| Keşke hepimizin böyle özel ihtiyaçlar olsa. | Open Subtitles | ينبغي علينا جميعاً أن نحظى بمثل تلك الإحتياجات الخاصة |
| Bazı ihtiyaçlar listesi oluşturduk, "10 emir," ve onlar zorluk derecesi artar şeklinde sıralandılar. İlki "Sihir yok." | TED | فتوصلنا إلى قائمة الإحتياجات الوصايا العشر وهي مذكورة من الأسهل إلى الأصعب الأول "لا سحر"ـ |
| Hayatlarına sıkı sıkıya bağlı şişman, yumuşak memeli insanların biri hariç tüm ihtiyaçlar giderilir. | Open Subtitles | أناسٌ ضعفاء وبدينون يتمسكون بحياتهم. جميع الإحتياجات قم تم الإعتناء بها... ماعدا واحدة... |
| Benim bu kumarhaneyle olan ilişkimin temeli karşılıklı ihtiyaçlar üzerine kurulu. Şöyle ki; | Open Subtitles | تعتمد علاقتي مع الكازينو على حاجات متبادلة. |
| Peki bunu nasıl yaptık? Bizi karşı karşıya olmaktan ortaklığa götüren, milli ve yerel menfaatlerin evrensel ihtiyaçlar karşısında çok da farklı bir konumda olmadığını ve eğer bunu anlayabilirsek bunları bir araya getirebileceğimizi ve ahenkli bir şekilde kaynaştırabileceğimizi anlamamıza yardımcı olan dönüşümsel iyimserliği başkalarına aktararak. | TED | كيف قمنا بذلك؟ بواسطة حقن التفاؤل التحولي الذي سمح لنا بالتحول من المواجهة إلى التعاون، الذي سمح لنا بفهم أن المصالح الوطنية و المحلية ليستا بالضرورة متعارضتين مع حاجات العالم، و إننا لو فهمنا ذلك ، يمكن أن نضعهما معا و يمكن أن ندمجهما معا بشكل متناغم. |
| Bedensel ihtiyaçlar hayatı sürdürecek gıda, temiz su, barınma gibi temel elementlerden insan ve toplum sağlığındaki önemli faktörler olan dinlenme ve hem kişisel hem sosyal hazzı sağlayacak sosyal ve eğlence amaçlı ürünlere kadar, çok çeşitlidir. | Open Subtitles | ليظلوا أصحاء و ليعيشوا حياة عالية الجودة. مجموعة احتياجات البشر الماديّة تتضمن ضروريات الحياة الأساسية |
| Basit Ve sade ihtiyaçlar bulur seni | Open Subtitles | وستأتي إليك ضروريات الحياة |
| Hangi ihtiyaçlar, Jordan? | Open Subtitles | أي أحتياجات " جوردين " ؟ |
| Bu ailelerin ihtiyaçlarını da--ki bu ihtiyaçlar, bir insanın ihtiyaçlarıdır-- görmeye başlayabiliriz. | TED | بدأنا نرى احتياجات هذه العائلات، احتياجات إنسانية حقيقية. |
| Orada herkesin hissesi olacak ihtiyaçlar karşılanmış olacak, bütün endişeler kalkmış sıkıntının yerini neşe almış olacak. | Open Subtitles | حيث كل البشر سيحملوا حصة من الأسهم... وتتوفر كل الضروريات... وتهدأ كل التوترات... |
| Ama ihtiyaçlar keşiflerin anasıdır. | Open Subtitles | في هذه الايام الحالكة |
| Sanat, somut ihtiyaçlar olmadan ortaya çıkar. | Open Subtitles | الفن قد خُلق بدون إحتياجات أساسية |