| Bir işadamının en sevdiği iki kelimeyi yaratıyor: mallarımız tükendi. | TED | وهي تقدم كلمتين محبوبتين لأي مشتغل بالأعمال: قد تم بيعه |
| Konuşmanın özü birkaç kez duyduğum iki kelimeyi barındırıyordu: Sıradaki kim? | TED | خلاصة تلك الأحاديث تتلخص في كلمتين سمعتهما لعدة مرات: من التالي؟ |
| Peki, başlangıç olarak, iki kelimeyi bir araya getirerek başla. | Open Subtitles | حسنا كبدايه يجب ان تكون قادرا على وضع كلمتين معا |
| O iki kelimeyi söyle ve tamamen senin olayım. | Open Subtitles | قولي تلك الكلمات الثلاث و سأكون ملكك |
| Tek yapman gereken o sihirli iki kelimeyi söylemek. | Open Subtitles | كل ماعليك فعله هو ان تقول تلك الثلاث كلمات السحريه |
| Basına demeç verirken iki kelimeyi kullanmayın: | Open Subtitles | تجنّبوا إسْتِعْمال هاتين الكلمتين إذا القيتوا أيّ تصريحات إلى أجهزةِ الإعلام |
| Burada tıkladığım bağlantı "sempatik sihir"di; daha çok iki kelimeyi ayrı ayrı anladığım | TED | الرابط الذي ضغطته هنا "السحر العاطفي" ، غالباً لأنني أفهم ماتعنيه هاتان الكلمتان |
| Çocuk iki kelimeyi zar zor bir araya getiriyor. | Open Subtitles | الفتى بالكاد يستطيع أن .يجمع جملتين بصعوبة |
| Tuhaf. Bunca zamandır iki kelimeyi zor konuştun. | Open Subtitles | غَريب، أنتَ هُنا كُل هذا الوَقت و نادراً ما تَقولُ كلمتين |
| Üzerimize doğru geliyordu. Aklıma gelen ilk iki kelimeyi söyledim. | Open Subtitles | لقد كان قادماً باتجاهنا وقد قلت أول كلمتين جاءتا في بالي |
| Sırf eğlence olsun diye burada çalışmaya başladığımdan beri söylemek istediğim iki kelimeyi söyleyeceğim. | Open Subtitles | للمرح, سأقول كلمتين عندي كنت أريد دائما قولها منذ أن بدأت بالعمل هنا.. |
| Bugün Beşeri İlimler dersinde, hocamız Bayan Wittenberg İngilizce dilinde beni en çok korkutan o iki kelimeyi söyledi. | Open Subtitles | اليوم في حصـه العلوم الانسانيه معلمتنا الآنسة ويتنبرج قالت اكثر كلمتين اكرههما في اللغة الانجليزيه |
| Ama ona yarım metreden daha yakınsam iki kelimeyi bir araya getiremiyorum. | Open Subtitles | ولا أستطيع وضع كلمتين على بعضهما في جملة عندما أكون على بعد قدمين منه، |
| Ve tek yapman gereken şu iki kelimeyi söylemek-- benim Harvey ve Jessica'ya söylememe izin verdiğin şu iki kelime. | Open Subtitles | لدرجة أنكَ ستتوسلُ إليّ لكيّ أبعدهُ عنك. وكلّ ماعليكَ قوله هو كلمتين بسيطتين.. الكلمتان التي جعلتني أقولها |
| "Yakın zıt anlamlı" başlığı altında yazılı iki kelimeyi özellikle sarsıcı buldum; "bütün" ve "sağlıklı". | TED | وأقلقتني كثيرا آخر كلمتين في المتضادات بالتحديد "كامل" و "مفيد" |
| İki kelimeyi bir araya getirmeyi bilmiyor. | Open Subtitles | هو الذي يجهل كيف يضع كلمتين مع بعضهما |
| O iki kelimeyi söyleyecek misin? | Open Subtitles | تريدين قول تلك الكلمات الثلاث الصغيره |
| Her şeyi değiştirebilecek o iki kelimeyi söylemiş olabilirim. | Open Subtitles | تلك الكلمات الثلاث التي تغير كل شيء |
| Sınavdan önce yanına gidip her kadının ödünü koparan şu iki kelimeyi söyleyeceksin. | Open Subtitles | سِر نحوها وقل الثلاث كلمات التي تزرع الخوف في قلب كل امرأة |
| Babam bana bu iki kelimeyi öğretmişti. Yazması ve okuması en kolay olanlar. | Open Subtitles | ابي علمني هاتين الكلمتين وهما الاسهل في الكتابه |
| Her kız, ilk seferinde bu iki kelimeyi duymanın hayalini kurar. | Open Subtitles | هاتين الكلمتين الصغيرتين, تحلم كل فتاة بسماعهن عند التجربة الأولى |
| Ne zaman o iki kelimeyi okusam kendimi huzursuzlukla bunalmış halde bulurum. | Open Subtitles | وكل مرّة اقرأ هاتان الكلمتان اجد نفسي مأخوذاً بجمال التعبير |
| Evet ama iki kelimeyi bir araya zor getiriyor. | Open Subtitles | أجل، حسناً، إنّها بالكاد تستطيع قول جملتين على بعضهما... |