| İspanyol istilacılar Kuzey Amerika'ya ulaştığında, iki seçenek vardı: Ya savaşıp karşı koymak, ya da kaçıp uzaklaşmak. | TED | فعندما جاء المستعمرون الى شمال امريكا كان لدى القبائل المحلية خيارين .. اما ام يهاجموا المستعمرون او يرحلوا | 
| Elimizdeki iki seçenek bu. Ben kendim hangi gelecekte yaşamak istiyorum biliyorum. | TED | تلك هي خيارين لدينا. أنا أعرف المستقبل الذي أفضل العيش فيه. | 
| Müşteriye iki seçenek verirseniz satış yapmanız daha muhtemel. | TED | ستبيع السيارة على الأرجح إذا أعطيته خيارين. | 
| Mathilde bize bir SOS gönderdi. Ona iki seçenek sunmuşlar: | Open Subtitles | لقد أرسلت لنا "ماتيدا" رسالة إستغاثة لقد أعطاها الألمان خياران | 
| Bana göre iki seçenek var. Ya kurtulacağız, ya da kullanacağız. | Open Subtitles | حسب ما أراه، هنالك خياران إما أن نتخلص منه أم نستفيد منه | 
| Birinin seni aldattığını bilmek istiyorsan, ona akşam yemeğinde iki seçenek sun. | Open Subtitles | اذا أردتِ أن تعرفي إن كان الرجل يخونك، اعرضي عليه خيارين على العشاء | 
| O anda önümde iki seçenek vardı ya vazgeçecektim ya da tamamıyla yeni bir hayat başlayacaktım. | Open Subtitles | فى هذه اللحظه هناك خيارين لى الإستسلام أو بدء حياه جديده من البدايه | 
| Önünde iki seçenek var. İlki, polisi evine yollayabilirim, değil mi? | Open Subtitles | لديك خيارين , الخيار الأول أن أرسل الشرطة إلى بيتك | 
| - Geriye sadece iki seçenek kalıyor. | Open Subtitles | يتركنا هذا مع خيارين إما أنّ جسمها رفض الرئة الجديدة | 
| ve beni buraya koydular iki seçenek arasına eğer seni idam etmelerine izin verirsem birlikte öleceğiz | Open Subtitles | انهم وضعونى بين خيارين صعبين إذا سمحت لهم بقتلك حتى الموت الاتحاد سيموت ايضاً | 
| Ortağın sana bir kez ihanet ettiğinde önünde iki seçenek vardır: | Open Subtitles | تعرفين، عندما يخونك شريكك يصبح لديك خيارين فقط | 
| Şimdi, buradan bakacak olursak.. ...iki seçenek görüyorum. | Open Subtitles | إذاً، من حيث أقف أنا، أرى أن لديك خيارين. | 
| Sanki önünde yalnızca o iki seçenek varmış gibi konuşuyorsun kızım. | Open Subtitles | برغم قولك، فليس لديك سوى خيارين يا ابنتي. | 
| Daha kötü iki seçenek yoktur herhâlde. | Open Subtitles | لا أستطيع النظر في خيارين أسوء من بعضهم | 
| Daha kötü iki seçenek yoktur herhâlde. | Open Subtitles | لا أستطيع النظر في خيارين أسوء من بعضهم | 
| Anında bir kalp krizi. Sadece iki seçenek vardı. Eğer senin fikrin yanlışsa benimki doğru olacaktı. | Open Subtitles | كان هناك خياران فقط بم أنك مخطئ، فلا بد أنني محق | 
| Hepiniz sanki sadece iki seçenek varmış gibi hareket ediyorsunuz. | Open Subtitles | إنكم جميعاً تتصرفون وكأنه يوجد خياران فقط | 
| Beni çok iyi dinle dostum. Önünde iki seçenek var. | Open Subtitles | استمع إلىّ جيداً يا صديقى لديك خياران الآن | 
| Şunu söyleyebilirim önünde iki seçenek vardı onları yok etmek, ya da onlar için ölmek. | Open Subtitles | لا يُمكنني أن أقول لك ماذا تفعلين كان لديه خياران إما القضاء عليهم أو الموت من أجلهم | 
| Doğu, sondan ikinci olarak başlamakla kalmadı, ayrıca çoğunluk onu en az tercih ettikleri iki seçenek arasında sıraladı. | TED | لم يبدأ الشرق فقط في المركز الثاني للأخير، لكن الأغلبية صنّفته من بين الخيارين الأقل تفضيلاً. | 
| Bana iki seçenek sundular: | Open Subtitles | "خيّروني بين أمرين" |