| Yargıç jüriye ikinci derecede cinayet önerince kabul ettiler. | Open Subtitles | لذا عندما عرض القاضي على هيئة المحلفية جريمة من الدرجة الثانية, قبلوا بالحكم |
| Kaynaklara göre Champion sıcak olan içeceği Jordan'a doğru fırlatmış ve gövdesinde ikinci derecede yanıklar meydana gelmiş özellikle en hassas bölgelerinde. | Open Subtitles | هذا عندما قالت المصادر بأن شامبيون تتابع لإرسال الشراب الحار مسببا حروق من الدرجة الثانية |
| Eğer öfkelendiğinde bir adamı öldürürsen, muhtemelen bu geçici deliliktir- bu sıcak kanlılıktır- yasaya göre bu ikinci derecede, veya istemeden adam öldürmedir. | Open Subtitles | إذا رجل قتل رجلاً في ثورة غضب او ربما في جنون مؤقت وبدمِّ حارِ القانون يَدْعوه قتل من الدرجة الثانية أَو قتل غير متعمّد. |
| Bu sonuçlar ikinci derecede geçerli. | Open Subtitles | بأحسن الأحوال تعتبر هذه النتائج ظرفية |
| Söylenti, ikinci derecede ve muhtemel ön yargılı bir tanıklıktır. | Open Subtitles | اشاعات ,ظرفية .والشاهد ربما متحيز |
| Jüri, Belediye Başkanı Wilson Loewen'ı ikinci derecede cinayetten suçlu buldu. | Open Subtitles | وجَدَت هيئة المُحلفين العُمدة (ويلسون لوين) مُذنباً بجريمة قتل من الدرجة الثانية |
| İkinci derecede, anlaşmaya razı oldu. | Open Subtitles | من الدرجة الثانية. |
| Bunlar ikinci derecede deliller. | Open Subtitles | كل هذه أمور ظرفية |
| İkinci derecede mi? Samuel Marchant, sayfa 6! | Open Subtitles | ظرفية, سامويل مارشنت , صفحة 6 |
| Bütün iddialarınız ikinci derecede kanıtlara dayanıyor. | Open Subtitles | قضيتكم بالكامل ظرفية |
| Olay yerinde, Winston'ı suçlayabilecek sadece ikinci derecede kanıtlar bulabildik. | Open Subtitles | -كان لدينا أدلّة ظرفية تضعه بمسرح الحادث . |
| Her şey neredeyse ikinci derecede. | Open Subtitles | إنها تقريبا كلها دلائل ظرفية. |
| - İkinci derecede kanıta girer. | Open Subtitles | -الأدلّة ظرفية |