| Eğer asıl hedefinizi vurmakta zorlanırsanız ikincil hedefleriniz bunlar ve bunlar: | Open Subtitles | إذا واجهتكم مشكلة في إصابة الهدف فأهدافكم الثانوية موجودة هنا وهنا |
| Geri çekilin, herkes ikincil savunma pozisyonuna geçsin. Geri çekilin! | Open Subtitles | تراجعوا, الجميع يجب أن يتحرك إلى المواقع الدفاعية الثانوية, تراجعوا |
| Mutlaka onu kendini değiştirmeye itecek ikincil bir tetikleyici olmalı. | Open Subtitles | لا بد من وجود محفز ثانوي يحفزه ليغير من نفسه |
| Artık baş ağrılarını iki grupta inceliyoruz: birincil baş ağrıları ve ikincil baş ağrıları. | TED | اليوم، صنّفنا الصداع إلى معسكرين: الصداع الأساسي والصداع الثانوي. |
| Bu kuralları, kadınların erkeklere nazaran Tanrı'nın gözünde normalde ikincil pozisyona inmesini sağlamak üzere yorumluyorlar. | TED | ويقومون بتفسير هذه التعليمات حتى يجعلوا المرأة في مكانة ثانوية بشكل إعتيادي مقارنةً مع الرجال من خلال نظرة دينية. |
| O insanlara ikincil kayıplar denir, Teğmen. | Open Subtitles | أظن أن أشخاصاً مثلها يدعون أضرار جانبية أيها الملازم |
| İkincil sistemler çalışıyor, ama o hayatımda gördüğüm en berbat EM sıçramasıydı. | Open Subtitles | نظم التشغيل الثانوية تعمل ولكنها كانت على شفا الانهيار |
| Motorlar çalışıyor fakat ikincil sistemlerden geçirmemiz gerekecek. | Open Subtitles | المحركات جيدة, لكن يجب أن نشغلها من خلال الأنظمة الثانوية |
| Sivil internetin yarısına ve ikincil askeri uygulamalara bulaştı. | Open Subtitles | لقد أصاب الشبكة المدنية بالاضافة للتطبيقات العسكرية الثانوية |
| Odadaki seviyeler artıyor. İkincil sistemlerden kapsama alanına güç yön değişimi yapıyoruz. | Open Subtitles | أعد توجيه القدرة من الأنظمة الثانوية إلى مجال الاحتواء. |
| Bu emirler, ikincil ve güvenilir olmayan bir iletişim ağından geldi. | Open Subtitles | هذه الاوامر اتت من خلال خط ثانوي شبكة ذات اقل امان. |
| Bu emirler, ikincil ve güvenilir olmayan bir iletişim ağından geldi. | Open Subtitles | هذه الاوامر اتت من خلال خط ثانوي شبكة ذات اقل امان. |
| Edward Wilson, insan cinselliğinin öncelikle bir bağlanma mekanizması olduğunu ve ancak ikincil olarak üremeyle ilgili olduğunu söylüyor. | TED | إدوارد ويسلون قال إننا نحتاج أن نفهم أن النشاط الجنسي البشري هو أولا جهاز ربط والإنجاب هو شكل ثانوي فقط. |
| Ben bir psikolog değilim ve korkunç hikâyeleri kaynaklı ikincil travma sonrası stres bozukluğu yaşadım. | TED | أنا لست طبيبة نفسانية، وقد واجهت اضطراب ما بعد الصدمة الثانوي من قصصهن المروعة. |
| Giysinin yıllar boyu yıkanmaya ve giyilmeye olan dayanma gücü büyük ölçüde ikincil hücre duvarının yoğunluğuyla belirlenir. | TED | قابلية قطعة الملابس للتحمّل خلال سنواتٍ من الغسيل والارتداء تتوقّف بشكلٍ كبير على ثخانة ذلك الجدار الثانوي للخلية. |
| Esas tempo, kapalı tempo ve ikincil temposu olan üç tempoluk bir ritim. | TED | أو إيقاع بثلاث نغمات، بنغمة رئيسية، ونغمة منخفضة و نغمة ثانوية. |
| Aslında drone tatbikatlarında ikincil hasarlar meydana geliyor, ...ama bu ölümlerin pek çoğu ölüm zinciri algoritmasında dikkate alınıyor. | Open Subtitles | في الواقع هناك أضرار جانبية في مناورات النحل أغلب هذه الوفيات تؤخذ في الحسبان في نظام سلسلة القتل |
| Yani küçük bir yaşam bu kadar ikincil zarara değmez mi? | Open Subtitles | وحياه واحده صغيره لاتستحق كل ذلك الأضرار الجانبية ، أليس كذلك؟ |
| Nükleer bir saldırı değil, muhtemelen ikincil bir hedef. | Open Subtitles | القنبلة ليست نووية ولكنه اقترح انه هدف ثانوى |
| Actual, hava uçuşundaki resimlere göre ikincil yerde trafik artışı var bunlar birincil hedefinizdir. | Open Subtitles | لاحظنا زياده في الحركه في مواقع ثانويه وحدات التدخل السريع للعدو تبعد 8 كيلو عن الهدف الرئيسي |
| Potansiyel ikincil hatları tanımlamanda buradan sana yardımcı olabilirim. | Open Subtitles | استطيع مساعدتك بتوضيح مكان الموصل الثانوى |
| Kusura bakma, boşanma avukatlarıyla uğraşırken ikincil arkadaşlarımızın seks hayatlarıyla ilgilenemedim. | Open Subtitles | أنا آسفة, لقد كنت مشغولة للغاية بالصراخ على محامي الطلاق لأقلق بشأن الحياة الزوجية لأصدقائنا الثانويين |
| Şarkıcılar ayrıca ikincil ses aralıklarını titreştirme yoluyla artırabilirler - titreştirme, bir notanın perdesinin dalgalandığı müzikal bir etmen. | TED | كذلك يتمكن المطربون من زيادة مداهم من الجزئيات عبر تهديج الصوت وهو تأثير موسيقي تتذبذب فيه حدة الدرجات الموسيقية. |
| Bir de ikincil zarar var. | Open Subtitles | وبعدها يوجد ضرر إضافى |
| İkincil akciğer hipertansiyonuyla beraber hipertropik kardiyomiyopati var. | Open Subtitles | لديه تضخّم في اعتلال عضلة القلب مع ارتفاع ضغط دم رئوي ثانويّ حاد |
| İkincil alanın estetik cerrahi. | Open Subtitles | وشهادة فرعية في عمليات التجميل |
| İkincil piyasa frekans bozuculu bir Serbest Dikizci bu. | Open Subtitles | أن تبحث عن غضب السحابة الباردة مع تردد السوق لجهاز تشويش إذاعي. |