| - Onu ben bilemem. Asıl bu ilanları dağıtan adamı içeri atmaları lazım. | Open Subtitles | لن أبالغ إذا قلت أن الرجل الذى يتعين عليهم حبسه هو ذلك الذي صنع هذه المنشورات |
| Asıl bu ilanları dağıtan adamı içeri atmaları lazım. | Open Subtitles | لن أبالغ إذا قلت أن الرجل الذى يتعين عليهم حبسه هو ذلك الذي صنع هذه المنشورات |
| Bu ilanları biliyorum. Gazeteler onlarla dolu. | Open Subtitles | إننى أعرف هذه الإعلانات إن الجرائد مليئة بها |
| Oraya giderken yolda bu ilanları da dağıtabilir misin acaba? | Open Subtitles | بينما أنتِ متجهة لهناك، هل يمكنك توزيع النشرات في طريقك؟ |
| Her şeyini bağışladığın bir çeşit kilise tanıtımı için el ilanları dağıtıyordu... | Open Subtitles | كان يوزع منشورات تروج لكنيسة ما تتبرع بكل ما لديها من مال.. |
| Bu ödev için iki süper markete geri dönüşüm ilanları koydum. | Open Subtitles | من أجل هذا الواجب وضعت إعلانات توضح فائدة إعادة تصنيع المخلفات. |
| Arama timleri oluşturacağız, el ilanları basacağız. | Open Subtitles | وسننظمُ البحث، وسنضعُ نشراتٍ إعلانية |
| Eğer biz çamaşırhanelerde el ilanları dağıtıyor olsaydık kaç kişiye ulaşabilirdik biliyor musunuz? | TED | هل تدرك كمية الناس كان بإمكاننا جمعهم اذا نشرنا اعلانات في لاندرمات |
| Her tarafta asılı o "Aranıyor" ilanları varken başka bir yerde saklanma ihtimalin yok gibi görünüyor. | Open Subtitles | أنظري،مع كل تلك المنشورات المعقلة في أرجاء المكان،أستطيع بصعوبة أن أفكر في أيّ مكان أخر تستطعين أن تختبئي فيه |
| Kurbanların hepsi bu ilanları gördüyse, adam ağını bu şekilde oluşturuyor demektir. | Open Subtitles | ان رأى كل الضحايا هذه المنشورات فقد اكتشفنا كيف يجذب ضحاياه |
| El ilanları yapar, mitinglere katılır. Politika mitinglerine. | Open Subtitles | ،يعدّ المنشورات دائماً .ويذهب للاجتماعات، السياسية كما تعرفين |
| Tavsiyen harikaydı ve ben de el ilanları dağıtma işine girdim böylece gelip seni görmek için para biriktirebileceğim. | Open Subtitles | نصيحتك كانت مفيدة ولديّ وظيفة الآن في تسليم المنشورات حتى أستطيع توفير المال لزيارتك |
| Efendim, denedim. Dün bütün gece ilanları sökmekle uğraştım. | Open Subtitles | لقد حاولتُ يا سيّدي قضيت ليلة أمس كلّها أسحب المنشورات |
| Bu ilanları asıyorum ama kimse benimle yaşamak istemiyor. | Open Subtitles | وضعت هذه الإعلانات كلها ولا أحد يريد أن أعيش معه |
| Kampüsün etrafından gezinip diğer tüm ilanları toplamalısın ki senden başka arayan olmasın. | Open Subtitles | يمكنك الذهاب إلى الحرم وتمزيق جميع الإعلانات التى ألصقها ولن يتصل به أحد من أجل الوظيفة , كيف يبدو لكِ ذلك ؟ |
| Hayır, gazete reklamı, el ilanları, radyo reklamları. | Open Subtitles | لا، لا، هذا يعني إعلانات الصحف النشرات و البرامج الإذاعية |
| Mola odasına ilanları koyduğun için teşekkür etmek istedim. | Open Subtitles | اسمعي اردت فقط ان اشكرك لوضع النشرات الاعلانية في غرفة الاستراحة |
| Karşı-grup gösterilerini düzenlemiş, toplantılarını bozmuş, hatta el ilanları dağıtmış... | Open Subtitles | لقد قام بتنظيم المُخرّبين، وأخلّ بإجتماعاتهم، حتى أنّه سلّم منشورات |
| Afro-Amerikan isimleri araştırırken alakası olmasa bile sabıka geçmişi ile ilgili ilanları öne sürmesi daha muhtemeldir. | TED | والبحث في الأسماء الأميريكية الإفريقية أكثراحتمالية ليجلب إعلانات مُقترحة تاريخ جنائي، حتى عندما لا توجد. |
| Organize olup, el ilanları dağıtacağız. | Open Subtitles | سننظم و نوزع نشرات إعلانية |
| Reklam dediysem, süpermarketlerin el ilanları falan... | Open Subtitles | عندما أقول اعلانات فانني أقصد كمنشورات السوبرماركت |
| Bir kaç gün önce, at eti tüketimini savunan... el ilanları dağıtmaya başladı ama ne beklersin? | Open Subtitles | قبل يومين بدأ يوزّع مناشير تدعو إلى إستهلاك لحوم الخيل |
| Son beş senedir şehirde ne billboard, ne poster, ne de el ilanları var. | TED | في المدينة بأكملها على مدى السنوات الخمس الماضية ، ليس هناك لوحات، وليس هناك ملصقات ومنشورات وليس هناك أي شيء. |
| - İlan kampanyamızı gördünüz. - Hayır, kaçırmış olmalıyım ilanları. | Open Subtitles | انت رأيت حملتنا الاعلانية فى الصحف لا، لابد انها فاتتنى |