| Bilirsiniz, benim alanımda mimarinin sosyal ilişkileri ilerletmek için her şeyi yapıp yapamayacağı hakkında bir tartışma söz konusu. | TED | كما تعلمون، في مجالي، هناك مناظرة حول إن كانت هندسة العمارة قادرة على فعل أي شيء لتحسين العلاقات الإجتماعيّة. |
| Ama bence bu ilişkileri ilerletmek için mimariyi ve her tür aracı cebimizde bulundurmalıyız. | TED | لكن أعتقد أنّنا بحاجة إلى فنّ العمارة، وإلى كل أداة في عدّة الأدوات لتحسين هذه العلاقات. |
| Kariyerini ilerletmek adına bir şeyler yapmaya çalışıyor. | Open Subtitles | كانت تفعل ما عليها فقط لتحسين مهنتها |
| - İlerletmek yok. | Open Subtitles | - لا تصاعُد |
| - İlerletmek yok. | Open Subtitles | - لا تصاعُد |
| Gelecekte tedaviyi ilerletmek için veri olarak. | Open Subtitles | .لتحسين بيانات العلاج في المستقبل و أنت قبيح ! |
| Ben ve annem, yaşantımızı ilerletmek ve kendimizi keşfetmek için San Francisco'ya taşındık. | Open Subtitles | لتحسين حياتنا و اكتشاف أنفسنا |
| Haim seni gayeyi ilerletmek için getirdi. | Open Subtitles | حاييم جلبك هنا لتحسين القضية |