| Sen de inkâr etmelisin. Bunun bizimle bir ilgisi yok. | Open Subtitles | يجب عليكِ هذا أيضاً لا يتعلق هذا الأمر بنا بتاتاً |
| Bunun seninle ilgisi yok ve tersini düşünmende senin küstahlığın. | Open Subtitles | هذا لا يتعلق بك وهو كبرياء منك لتفكر بغير ذلك |
| Onun bununla ilgisi yok. Umarım hakkında hiç bir şey bilmez. | Open Subtitles | ليس له علاقة بالأمر و اتمنى ان لا يعرف شيئا عنك |
| Paramızı almaya ne dersiniz? - Bunun parayla ilgisi yok. | Open Subtitles | ـ أنت، يمكنك أن تأخذ كل أموالنا ـ هذا ليس بشأن المال |
| Bunun şansla ilgisi yok. Tanrı yanımdaydı. | Open Subtitles | الحظُّ لا دخل لهُ بِالأمر لديّ الله بِجانبي |
| Sana kaç kez anlattım Tim. Bunun Cadılar Bayramı'yla bir ilgisi yok. | Open Subtitles | كم مرّةٍ عليّ أخبارك، إنّه ليس عن الهالوين. |
| Pay çıkarmayla bir ilgisi yok. Kamu güvenliği için endişeleniyorum. | Open Subtitles | لا شأن لى باكتشافكما ،إننى أهتم بالأمان العام |
| Bilardoyla, seksle, aşkla ilgisi yok. | Open Subtitles | إن الأمر لا يتعلق بالبلياردو إنه لا يتعلق بالمعاشرة ، لا يتعلق بالحب إنه يتعلق بالمال |
| Güçle ilgisi yok. Ne o zaman? | Open Subtitles | ـ الأمر لا يتعلق بالسلطة ـ ماذا يكون إذًا؟ |
| O tamamen farklı bir şeydi, bununla ilgisi yok. | Open Subtitles | ذلك كان موقفاً مختلفاً، لا يتعلق به تماماً |
| Bunun hoca bulmakla ilgisi yok. Bir dostumu bulmakla ilgili. | Open Subtitles | هذا لا يتعلق بإيجاد معلمي بل إيجاد صديقي |
| - Senden hoşlanmıyorum bile. - Hoşlanmakla bir ilgisi yok. | Open Subtitles | ـ أنتِ لا تعجبيني ـ الإعجاب ليس له علاقة بالأمر |
| Ama bilmenizi istiyorum, Stan'in bu işle hiçbir ilgisi yok. | Open Subtitles | لكني أريدك أن تعرف بأن ستان ليس له علاقة بالأمر |
| Bunun benim ne istediğimle ilgisi yok. | Open Subtitles | هذا ليس بشأن ما أريده، هذا بشأن ما تريده أنت |
| Bunun Sarah'la ve Jocelyn'le ilgisi yok değil mi? | Open Subtitles | انا اعنى ، هذا ليس بشأن سارة ولا بشأن جوسلين |
| O benim sağlık koruma memurumun karısı. Onun bu konuyla hiçbir ilgisi yok. | Open Subtitles | انها زوجة المسئول عن الصحة العامة لا دخل لها بأى شئ |
| Zavallı çocukluk sorunlarının bununla hiç ilgisi yok. | Open Subtitles | أوه,مشاكل طفولتك العالقه لا دخل لها بالموضوع |
| Bununla ilgisi yok. Umurumda olan sadece müzik. | Open Subtitles | أنه ليس عن كل هذا, أنا أهتم فقط بالموسيقى |
| Yasa dışı şeylerle ilgisi yok. | Open Subtitles | رجل أعمال لا شأن له في الأعمال الغير شرعيّة |
| - Artık rakamlarla bir ilgisi yok. | Open Subtitles | انها ليست حول الارقام لقد فعلت كل شيء للشركة |
| Öğretme yetenekleriyle ilgisi yok. | Open Subtitles | يعترف ؟ أن هذا ليس بخصوص قدرته على التدريس أنهجيدفى ذلك. |
| - Yine de yapmam lazım. - Başka arabalara bakmamla ilgisi yok. | Open Subtitles | هذا هو كل شىء اذن انه ليس حول مشاهده سياره اخرى |
| İşimizi eğlence ya da yük haline getirme gücü. Parayla ilgisi yok. | Open Subtitles | أو أن يجعل عملنا متعةً أو عبئاً الأمر ليس له علاقةً بالنقود. |
| Benim şarkıyı çıkarmamın sizin her açıdan kusursuz olan performansınızla hiç bir ilgisi yok. | Open Subtitles | قراراي بقص الأغنية ليس بسبب آدائك و الذي كان مميزا |
| Yani bunun yetenekle ilgisi yok. | TED | إذًا، فإنها ليست مسألة موهبة. |
| Telâşı seviyorsun. Telâşla ilgisi yok. Bu sadece bir iş. | Open Subtitles | لاعلاقة للأمر بالتسرع انه عمل فقط ، هذا ما افعله |
| Nick, dinle, her ne olduysa seni temin ederim, bunun benimle bir ilgisi yok. | Open Subtitles | نيك اسمع ايأً كان ماحصل أؤكد لك لاعلاقه لي به |
| Bunun Florine'le hiçbir ilgisi yok. Burada iş yapmaya devam etmeliyim. | Open Subtitles | ليس لـفلورين أي علاقة بهذا لازلت أحتاج العمل في هذه القرية |