| Kesin bir şey istiyorsanız iltica talebinde bulunmak kesinlikle yasaldır. | TED | وإذا كنتم تريدون شيئاً قطعي، فطلب اللجوء أمرٌ قانوني حتماً. |
| Mültecilerin ülkeye gelmesinin başka bir yolu iltica talebinde bulunmak. | TED | طريقة أخرى يأتي بها اللاجئين هي عن طريق طلب اللجوء. |
| Entegre olmalarına yardım ederek, iltica ülkelerinde son buluyoruz. | TED | وانتهاءً ببلدان اللجوء لمساعدتهم على الاندماج. |
| New York'ta gösteri yapan Rus sirk grubunun bir üyesi... tam da Bloomie's'de iltica etmeye karar vermiş. | Open Subtitles | على مايبدو , عضو في فرقة السيرك الروسية التي تؤدي عرضها في نيويورك قرر ان ينشق ومن بين كل الاماكن , في بلومينغدال |
| Bu adam zaten bir kez iltica etmiş biri. Olacak iş değil. | Open Subtitles | هذا هو الرجل الذي انشق مرة واحدة بالفعل انه مجنون . |
| Buraya üzgün olduğumu söylemeye geldim. İltica olayında biraz erken davrandım. | Open Subtitles | إسمع، لقد جئتُ لأعتذر تجاوزتُ الحدّ قليلاً حول الإنشقاق |
| Bu sorunlar bir çözüme bağlanıncaya kadar, insanlar denizlere atılıp güvenlik ve iltica aramaya devam edecekler. | TED | لحين تُحل هذه المشاكل، سيظل الناس يلجؤون للبحر ليطلبوا اللجوء والامان. |
| Yeni olan şey, son zamanlarda ailelerin ve çocukların kontrol noktalarına gelip iltica talebinde bulunmalarındaki ani artış. | TED | الجديد هو، تزايد ظهور العائلات، الأطفال والعائلات، على حواجز التفتيش وطلبهم اللجوء. |
| İltica eden, mülteci tanımını karşıladığını kanıtlamak için ABD'de bir süreçten geçer. | TED | ببساطة طالب اللجوء يُمثل شخصاً يسير في العملية في الولايات المتحدة ليثبتوا أنهم لاجئين. |
| İnsanlar pek çok farklı nedenle ABD'ye iltica etmek istiyor. | TED | يسعى العديد لطلب اللجوء إلى الولايات المتحدة لعدة أسباب. |
| Bir ay içinde, iltica hakkıyla ilgili resmi görüş bildireceğiz. | Open Subtitles | بعد شهر من الان سنعطي رأي استشاري اذا كان اللجوء يجب ان يمنح |
| Bay Daita bizden iltica talebinde bulundu, ve gerekli belgeleri imzaladı bile. | Open Subtitles | السيد ديتا يريد اللجوء السياسي لكلينا ونحن نملك عقده |
| Bu arada, diğer iltica olayıyla ilgili yardımlarınız için teşekkür etmek istiyorum. | Open Subtitles | بالمناسبه . اريد شكرك لمساعدتك بشأن تلك حالة اللجوء السياسي الاخرى |
| Duyguları olan bir yaşam formu olarak, sizden iltica talebinde bulunuyorum. | Open Subtitles | كإسلوب حي حساس انا بموجب هذا اطلب حق اللجوء السياسي |
| ...New York'ta gösteri yapan Rus sirk grubunun bir üyesi... tam da Bloomie's'de iltica etmeye karar vermiş. | Open Subtitles | عضو من الفرقة الروسية للسيرك المؤدية عرضها بنيويورك قرر ان ينشق من بين كل الاماكن بلومي |
| Birleşik Devletler Deniz Piyadesi Sovyetler Birliği'ne İltica Etti. | Open Subtitles | عسكري بحرية أمريكي ينشق باتجاه الاتحاد السوفيتي |
| Fakat şu iltica eden askerin ne dediğini hatırla. | Open Subtitles | ولكن تذكر ما قال الجندي الذي انشق ؟ |
| Ailesinin iltica edeceğini anlarlarsa karısı hapse girebilir. | Open Subtitles | يُمكن أن تذهب زوجته للسجن. لو أمسكوا بعائلته وهُم يُحاولون الإنشقاق. |
| Kang Woo'nun gönüllü olarak Kuzey'e mi iltica etmesi? | Open Subtitles | ان تجعل كانغ وو يعلن ولاءه لشمال؟ |
| İltica hakkı sunana kadar birşey söyleme sakın. | Open Subtitles | {\pos(192,230)}لا تُدلي بشيءٍ إلى ريثما أن يعرضوا عليكِ ملجأً سياسيّ |
| Rusya'dan buraya iltica etmiş. | Open Subtitles | ارتد هنا من روسيا |
| Anlaşmamız feshedildi. İltica etmeyeceğim. | Open Subtitles | ترتيباتنا ملغيّة، لن أنشق عن ولائي |
| Bazıları Buford Abby'deki Mega market'e iltica etmeye başlamış. | Open Subtitles | كثيراً جداً يعيبو بالسوق الهائل الكبير , بدير بوفورد |
| Soğuk savaş zamanında Rusya'dan iltica eden biri. | Open Subtitles | منشق من روسيا في الحرب الباردة |
| Burada iltica süresi sadece geçici süreliğine onaylanmıştı. | Open Subtitles | موقف لجوئه السياسي هنا مُنح بشكل مؤقت فقط |
| İstanbul' da iltica etti! | Open Subtitles | هو انشقّ في اسطنبول |