| Aslında kendi gizlenme hikâyelerine inanıyorlar, ...tabii aktive edilene kadar. | Open Subtitles | ,انهم يصدقون قصة التغطية خاصتهم الى حين أن يتم تفعيلهم |
| Gerçekten şu an farklı bir dünyada olduklarına mı inanıyorlar? | Open Subtitles | إذن،هم حقا يصدقون بأنهم في عالم آخر في هذه اللحظة؟ |
| Bilim adamları bu buzlu kabuğun altında ılık su okyanusları olduğuna inanıyorlar. | Open Subtitles | تحت هذه القشرة المتجمّدة العلماء يعتقدون أن هناك محيطات من الماء الدافئ |
| Onlar McDonald's ın yemeklerinin tadının daha iyi olduğuna inanıyorlar ve bundan dolayı tadların | TED | لانهم يظنون ان الطعام في ماكدونلدز شهي اكثر مما يجعلهم يشعرون أن النكهة أفضل |
| Senin, benim, herkesin iki hayatı olduğuna inanıyorlar. | Open Subtitles | ما يعتقدونه أن كل جسد جسدي وجسدك، وأجسادهم لديه حياتان |
| Çünkü insanlar sadece inanmak istedikleri şeye inanıyorlar. | Open Subtitles | لأن الناسَ يَعتقدونَ فقط ما يُريدونَ إلى. |
| Bir şekilde güvenip inanıyorlar ama ben artık yapamıyorum. | Open Subtitles | الشباب انهم مرنون للغاية انهم يثقون و يؤمنون بطريقة أتذكرها |
| Şimdi bir sürü insan salağa inanıyorlar. | Open Subtitles | و الآن هناك أناس لا يعدّون جميعهم يصدّقون قصة ذلك الوغد |
| Bu yaşlı deniz kurtları birbirlerini işletmek için masallar uydurup sonra da onlara inanıyorlar. | Open Subtitles | كلاب البحر الكبيرة تغزل خيوطاً لتمرح مع بعضها و ينتهى الأمر, و يصدقون أنفسهم |
| Arkadaşlarına bak. Sence buna inanıyorlar mı? | Open Subtitles | انظر الى اصدقائه هل تعتقدين انهم يصدقون ذلك ؟ |
| Makine dairesinde olanlarda Stawski'ye inanıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يصدقون ستوسكي بشأن ما حدث في غرفة المحرك |
| Yaşlılar Kaynağın tahtı için Kahin'in bir oyun oynadığına inanıyorlar. | Open Subtitles | الكبار يعتقدون أن العرافة ستفعل شيء من أجل تتويج المصدر |
| Biliyor musunuz? Bu Fundamentalistler, Dünya'nın sadece 5000 yaşında olduğuna inanıyorlar. | Open Subtitles | أتعلمين، هؤلاء يعتقدون أن الكوكب موجود منذ خمسة آلاف عام فقط |
| Daimyo ve halkı, sizin onun oğlunu, büyüyle... yok eden, bir cadı olduğunuza inanıyorlar. | Open Subtitles | الداميو و محكمته يظنون أنك ساحرة وأنك تمكنت من خطف روح ابنه |
| Çünkü senin azılı bir katil olduğuna inanıyorlar. | Open Subtitles | فهم يظنون أنك قاتل غليظ القلب , أليس كذلك؟ |
| Senin, benim, herkesin iki hayatı, iki ruhu olduğuna inanıyorlar. | Open Subtitles | ما يعتقدونه هو أن الجميع لديهم حياتين، روحين |
| Aynı yara izini taşıyorsan, müttefik savaşçı olduğuna inanıyorlar. | Open Subtitles | يَعتقدونَ بأنّ إذا تَشتركُ في نفس الندبةِ، أنت متّحد كمحاربون. |
| Onlar da, benim gibi onun seçilmiş kişi olduğuna inanıyorlar. | Open Subtitles | انهم , مثلي , يثقون فى انه الرجل المختار |
| Bence onların inanmak istediklerine insanlar da inanıyorlar. | Open Subtitles | .. أعتقد أنّ الناس يصدّقون ، ما يودّون تصديقه |
| Sonsuz yaşamın ölülerin iç organlarında bulunduğuna inanıyorlar. | Open Subtitles | انهم يعتقدون قوة الحياة الأبدية وقد وجدت في الأعضاء الداخلية من بين الأموات. |
| O hasta. - Zorla ya da değil, ona inanıyorlar. | Open Subtitles | , اجبار أو لا فهم يصدقونها |
| İnançlarına göre korku ve kargaşa içinde ölürlerse kendi cennetlerine gidemeyeceklerine inanıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يعتقدون أنهم لو ماتوا مقتولين فلن يدخلوا إلى نسختهم من الفردوس |
| Kendilerini tek kelimeyle kötü şeylerin içine atarak aydınlanmaya ulaşacaklarına inanıyorlar. | Open Subtitles | أنهم يعتقدون أنهم في استطاعتهم الوصول إلى الخشوع بإلقاء أنفسهم في كل الأشياء مثل، الأشياء السيئة، بشكل اساسي |
| Bu silahlara sahip olmayı içeren Second Amendment(İkinci Tahsis) yasasına içten inanıyorlar. | TED | إنهم يؤمنون بشدة بالتعديل الثاني للدستور الذي يعطيهم الحق في امتلاك الأسلحة. |
| Benim gibi onlarda senin çok özel bir delikanlı olduğuna inanıyorlar. | Open Subtitles | ،أنا متأكد أنهم يعتقدون، مثلي تماماً ...أنك شاب مميز، سوف يصدقونك... |
| Bizimle güvende olacaklarına inanıyorlar, Efendim! | Open Subtitles | استمع إلى الكابتن يظنّون أنّهم سيكونون فى أمان معنا يا سيّدي |
| Sanatın estetik değerinden öte bir kullanımının olmadığına inanıyorlar. | TED | يعتقدون أنه ليس لديه أي استخدام عملي خارج حدود قيمته الجمالية. |