Benim inanamadığım şeyse bunların hepsini tekrardan yapıyor olmak. | Open Subtitles | ما لا أستطيع تصديقه هو أننا نفعل هذا مجدداً. |
Benim inanamadığım, bunu yapmam neden bu kadar uzun sürdü. | Open Subtitles | ما لا أستطيع تصديقه كم لزمني من الوقت لفعلها |
Tüm bunlara rağmen inanamadığım tek şey Chloe ile senin artık arkadaş olmadığınız. | Open Subtitles | لكن رغم هذه الأمور... شيء واحد لا أستطيع تصديقه... لا أصدّق أنّك و(كلوي) لم تعودا صديقين. |
İnanamadığım tek şey, senin gibi harika bir kadının benimle evli olduğu. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي لا أصدقه هو أن امرأة رائعة مثلك متزوجة مني |
İnanamadığım senin nasıl bunun olmasına izin verdiğin. | Open Subtitles | ما لا أصدقه هو كيف سمحت بحدوث هذا |
Benim inanamadığım Dexhart'ın eşi. | Open Subtitles | ما لا أستطيع تصديقه هي زوجة (ديكسهارت) |