| Ben de inanmamıştım, ama sonra bizzat bir şeyler görüp duymaya başladım. | Open Subtitles | لم أصدق الأمر أيضاً لكني بدأت بعد ذلك برؤية أشياء وسماعها بنفسي |
| Buradan Johnny Ola bahsetmişti, sonra tuttu beni buraya getirdi. Ona inanmamıştım, ama görünce inanıyorsunuz ha? | Open Subtitles | جونى أولا أخبرنى عنة لم أصدق الا عندما رأيت بعينى |
| Arka bahçesinde uçağı olduğuna inanmamıştım. | Open Subtitles | أنا حقاً لا أصدق أن لديه طائرة هناك بالخلف. |
| Bu kulağa delice gelecek, ben de önce inanmamıştım ama artık inanıyorum. | Open Subtitles | قد يبدو هذا جنوناً وفي الأول لم أصدقه لكنني بدأت أفعل ذلك |
| İlk başta ben de inanmamıştım ama artık bir kan emiciye dönüştüğümden eminim. | Open Subtitles | أتعرف الذي يشربون الدماء ، مصاصو دماء في باديء الأمر لم اصدق نفسي |
| Neyse. Ona inanmamıştım. Ama artık inanıyorum. | Open Subtitles | على العموم، لم أصدقها سابقا لكني أصدقها الآن |
| O zamanlar ona inanmamıştım ama her nedense şimdilerde inanmaya başlıyorum. | Open Subtitles | لم اصدقه حينها لكن لبعض الاسباب , انا بدأت |
| Tanrım, demek doğruymuş. Söylentilere inanmamıştım. | Open Subtitles | يا اله السموات، انها حقيقة انا فعلاً لم أصدق الأشاعة |
| Amaunet'in öldüğünü Sokar bana söylemişti. İnanmamıştım. | Open Subtitles | لقد أخبرنى سوكار عن موت أمونيت و لم أصدق هذا |
| Bu çok eski bir efsanedir. Gerçekten öyle bir yer olduğuna inanmamıştım. | Open Subtitles | إنه من أساطيرنا القديمة لم أكن أصدق أنه موجود فعليا |
| Onbu, senin güya tehlikeli bir yaratık olman gerektiğine asla inanmamıştım | Open Subtitles | أنبو, لا يمكن أن أصدق بأنك من المخلوقات الخطيرة |
| Güçlerini görene kadar ben de inanmamıştım. | Open Subtitles | أنا لم أصدق ذلك أيضاً حتى رأيته يستخدم قدراته |
| Lezbiyen olduğunu duymuştum ama asla inanmamıştım. | Open Subtitles | سمعت أنها كانت سحاقية , لكني لم أصدق ذلك أبداً |
| Bu kadar hoş bir şeyi olduğuna inanmamıştım. | Open Subtitles | تقريباً لا أصدق أن لديه شّيء بهذا اللطف. |
| Tanrım! Ona inanmamıştım! Yani, bütün bu yaşadıklarımızdan sonra! | Open Subtitles | يا إلهي لم أصدقه أعني بعد كل ما مررنا به |
| Tanrım! Ona inanmamıştım! Yani, bütün bu yaşadıklarımızdan sonra! | Open Subtitles | يا إلهي لم أصدقه أعني بعد كل ما مررنا به |
| İlk cevabı 'hayır'dı ki buna inanmamıştım çünkü bunlara sahibim... | Open Subtitles | استجابتها الأولية كانت الرفض وهذا لم أصدقه لأني أملك... .. |
| Geçen sefer inanmamıştım, ama şimdi inandım. | Open Subtitles | أنا لَمْ اصدق في البداية ، لَكنِّي تاكدت الآن |
| Zaten söylediklerinin hiçbirine de inanmamıştım ki, şimdi kısa kes de söyle ne istiyorsun? | Open Subtitles | لم اصدق ما قلته في المرة الاولى ما الذي تريده |
| Gwen, bana sizlerden bahsetmişti ama ben ona inanmamıştım. | Open Subtitles | أخبرتني جوين عنكم لكنني لم أصدقها |
| Bazı söylentiler duymuştum ama başta inanmamıştım. | Open Subtitles | سمعتُ إشاعات لم أصدقها في البداية |
| Tabi ki ona inanmamıştım, ama anlaşılan beni başkasının evine getirmişsin. | Open Subtitles | لم اصدقه بالطبع، و لكن .... لكن الان بما انك احضرتني الى منزل شخص اخر من يعلم ما الذي عليّ تصديقه ؟ |
| Senin yeminini bozduğunu söylediklerinde onlara inanmamıştım. | Open Subtitles | لم أصدقهم حينما أخبروني أنّكَ خرقتَ نذركَ. |
| Gerçekten oralısın demek! Ona inanmamıştım. | Open Subtitles | أنتِ كذلك حقاً، أنا لمْ أصدّقه. |
| Öncelikle, gerçekten üzgünüm... dün gece sana inanmamıştım. | Open Subtitles | أولا، أنا آسفة جدا بأنّني لم أصدقك ليلة أمس |
| Haberlerde de bir şeyler duydum ama inanmamıştım, kim peki? | Open Subtitles | أجل، لقد سمعتُ شيئاً حول هذا الموضوع على الأخبار، ولكنّي لم أصدّق ذلك. من هو؟ |
| Dürüst olmak gerekirse daha önce hiç bu saçmalığa inanmamıştım, anlıyor musunuz? | Open Subtitles | بصراحة. لم أؤمن بهذا الهراء من قبل كنت أذهب إلى مركز علاج الإدمان. |
| Biliyor musun, bana ilk senin bu nöbetlerinden bahsettiğinde, ona inanmamıştım. | Open Subtitles | أتعرف، لم أصدّقها بالبداية عندما أخبرتني أنّكَ أُصبتَ بانهيار عصبي |