| İki yüz incir ağacı, iki yüz erik ağacı, iki yüz badem ağacı. | Open Subtitles | نزرع 200 شجرة تين ومثلها من شجر الخوخ و200 أيضاً للوز |
| "Yaşamımın, öyküdeki yeşil incir ağacı gibi önümde dallanıp budaklandığını görüyordum. | Open Subtitles | اري الحياة تتفرع قبلي ارى شجرة تين خضراء في القصة |
| - Hangisi Steve? İncir ağacı olan mı? | Open Subtitles | الذي لديه شجرة تين في باحته |
| Geçen yıl bir tane incir ağacı görmüştüm, bu da suyun varlığına işarettir. | Open Subtitles | العام الماضي شاهدت شجرة التين هذا يعني وجود المياه |
| Ancak o zaman, incir ağacı büyümeye devam edecek." | Open Subtitles | وعندها فقط سيزدهر نمو شجرة التين مجددا |
| "Bir adamın üzüm bağında bir incir ağacı vardı. | Open Subtitles | لقد كان لرجل نبات شجرة التين في فنائه |
| Krallığın en değerli incir ağacı. | Open Subtitles | أغلى شجرة تين في المملكة |
| O'Brien, solunda üç kiloluk bir incir ağacı dalı var. | Open Subtitles | (أوبراين)، إلى يسارك، غصن شجرة تين وزنه 3.1 كيلوغرام. |
| İncir ağacı demek. | Open Subtitles | هو a شجرة تين. |
| Değerli incir ağacı yeniden meyve veriyor. | Open Subtitles | شجرة التين الثمينة عادت بالفاكهة |
| "İncir ağacı kıssasını öğrenme zamanını geldi." | Open Subtitles | "اتعلم الآن نحن مثل شجرة التين". |
| Büyük incir ağacı yağmalanıyor. | Open Subtitles | تم نهب شجرة التين الضخمة |
| İncir ağacı gibi. | Open Subtitles | مثل شجرة التين |