| Şehrin sokakları onun küçük, hassas ayaklarını incitiyor. | Open Subtitles | حسنا إن شوارع المدينه تؤذي أقدامها الحساسه جدا |
| Sizin pis işleriniz bizim gibi sıradan insanları incitiyor. | Open Subtitles | ..أفعالك الخسيسة تؤذي عامة الناس أمثالنا |
| Görüyorsunuz ya obesite ya da beslenme kökenli diğer hastalıklar Sadece hastaları değil, onlarla beraber dostlarını, ailelerini, kardeşlerini de incitiyor. | TED | ترون، الأمر هو السمنة هي مرض متعلق بالغذاء لا يؤذي فقط الناس المصابين به. إنه يؤذي جميع الأصدقاء، الأسر، الأخوان، الأخوات. |
| Bu da duygularımı incitiyor. | Open Subtitles | هذا يجرح مشاعري نوعا ما لما لم افكر في هذا من قبل؟ |
| Sana inanıyorum, ve seni böyle depresif ve kendini aşağı çekerken görmek beni incitiyor. | Open Subtitles | أنا مؤمن بكِ, ورُأيَتكِ بهذا الشكل, محبطة ومثقلة على نفسك تؤلمني |
| Bu beni incitiyor Marie, çünkü o kutuyu iade ettiğimi sana söyledim. | Open Subtitles | تَعْرفُ، هو فقط... هو فقط يَآْذي مشاعري، ماري، لأن أخبرتُك جَلبتُ ذلك ظهرِ العلبةِ |
| "Sorgulaman beni incitiyor? Çünkü sen... " "Benim için tek kızsın?" | Open Subtitles | و يؤذيني أن أراك تشككين بذلك- لأنك الفتاة الوحيدة المناسبة لي- |
| Seni incitiyor, değil mi? | Open Subtitles | لقد اذاك اليس كذلك ؟ |
| Kim bilir kaç zamandır birileri kızımızı incitiyor ve bizim bundan haberimiz bile yok. | Open Subtitles | شخصًا ما كان يؤذيها الله وحده يعلم منذ متى وأننا حتى لا نعرف من هو |
| Öyle muamele görmesi gerektiğini düşünen kızları incitiyor. | Open Subtitles | تؤذي الفتيات اللواتي يعتقدن أنهم بحاجة ليضاجعوا مثل ذلك |
| Kocanız sizi çok incitiyor, ve bunu kimse inkar edemez. | Open Subtitles | تؤذي زوجك كثيرا , ولكن لا أحد ينكر ذلك. |
| Kötü sözler insanları incitiyor. | Open Subtitles | كلمات الشر التي تؤذي الناس |
| Bu onu incitiyor ve bu sahneyi daha iyi yapmıyor, tamam mı? | Open Subtitles | لأنه يؤذي مشاعرها وهذا لا يجعل المشهد أفضل |
| Bu sadece hislerimi değil aynı zamanda itibarımı, işimi de incitiyor. | Open Subtitles | هذا يؤذي لا يؤذي مشاعري فقط بل سمعتي و عملي |
| Kızların öyle muamele istediğini düşünen erkekleri incitiyor. | Open Subtitles | يؤذي الشباب الذين يعتقدون أن الفتيات يردن أن يضاجعن مثل ذلك. |
| Bana Doktor Kel demen gerçekten duygularımı incitiyor. | Open Subtitles | الأمر حقا يجرح مشاعري عندما تنادونني : دكتور صلعة |
| Bu beni incitiyor. Çünkü biz sizin için dişimizi tırnağımıza takıyoruz. | Open Subtitles | وهو يجرح المشاعر ايضاً , لاننا عملنا بجد من اجلكم |
| Birisi sevdiğin birilerini incitiyor. Tecavüz ediyor, öldürüyor. | Open Subtitles | أحد ما يجرح شخص تُحبه يغتصبه, يقتله |
| I gerçekten beni incitiyor, demek istiyorum. Çünkü bağlantı, ı benim hedefleri ne hissettiğini hissediyorum. | Open Subtitles | أقصد تؤلمني فعليًّا بسبب صلتنا، إذ يمكنني الشعور بما يشعره هدفي. |
| It Bu, stefan gibi seni görmek beni incitiyor. | Open Subtitles | تؤلمني رؤيتك بهذه الحال يا (ستيفان). |
| Onunla olmak beni incitiyor. | Open Subtitles | يَآْذي لِكي يَكُونَ مَعه. |
| "Sorgulaman beni incitiyor? Çünkü sen... " | Open Subtitles | و يؤذيني أن أراك تشككين بذلك- لأنك الفتاة الوحيدة المناسبة لي- |
| Seni incitiyor, değil mi? | Open Subtitles | لقد اذاك اليس كذلك ؟ |
| Annem onun doğru kişi olduğunu düşünüyor ama o annemi incitiyor. | Open Subtitles | هي تعتقد أنه رجلها, لكنه يؤذيها |
| Bu beni incitiyor, Max. | Open Subtitles | هذا يجرحني يا ماكس |