| Torpidolar düşmanın mümkün olduğu kadar yakınında infilak edip, biz ayrılmayı yaparken, onun bunu görmemesini sağlamalı. | Open Subtitles | الطوربيدات يجب أن تنفجر فى أقرب نقطة ممكنة للهدف لتحجب إنفصالنا |
| Uçak dahili arızadan infilak etti. Havaya uçtu. | Open Subtitles | من الممكن أن تنفجر الطائرة نتيجة عطل فنى سرعة كبيرة ، تدمرت تماما |
| Atlas roketlerinin sekizinden altısı henüz rampadayken infilak etti. | TED | ستة من ثمانية صواريخ أطلس انفجرت على منصاتها |
| Omagh'da bomba 'Gerçek IRA' tarafından barış sürecinin orta yerinde infilak ettirildi. | TED | في أوما، انفجرت قنبلة، على يد الجيش الجمهوري الإيرلندي الحقيقي، في منتصف عملية السلام. |
| Bu gezegen 30 gün sonra infilak edecek. Tabii daha önce olmazsa. | Open Subtitles | سوف ينفجر هذا الكوكب في خلال 30 يوما إذا لم يكن أقرب من هذا |
| Trotsky'nin varışı üzerine ilk olarak çekirdek enerji çıkarıcı infilak edecek. | Open Subtitles | عند وصول تروتسكى . مخرج الطاقة الرئيسية سوف ينفجر أولا |
| Nöbet tutarken cephane deposu infilak etti. | Open Subtitles | تؤدي الخدمة في حراسة مخزن ذخيرة والذي انفجر |
| Arabam dün infilak etti, bendekinin tamamı gitti. | Open Subtitles | سيارتنا إنفجرت بالأمس وأنا احتاج أن أنسى |
| Hayır, savaş başlığı belirtilen hedefi vurmadan infilak etmemesi için özel olarak dizayn edildi. | Open Subtitles | لا، الرأس مصممة ألا تنفجر إلا عندما تصيب هدفها |
| Belirlenen alana girer girmez infilak edecek. | Open Subtitles | سوف تنفجر بمجرد أن تعبر النطاق المصممة له |
| Nükleer bomba infilak etmeden önce uçak durduruldu. - Allah'a şükür. | Open Subtitles | تم إعتراض الطائرة قبل أن تنفجر القنبلة - الحمد لله - |
| Yüksek patlayıcı silindiri. İnfilak etkisi. | Open Subtitles | طلقات عالية التفجير، تنفجر عند الإصطدام. |
| Yok, ben onun evlilik ve ebeveynlik durumunu tartışamam çünkü tartışırsam pankreasım infilak eder. | Open Subtitles | لا، ولكن لا أستطيع مناقشة لها الزواج أو الأبوة الوضع لأنه إذا أقوم به، البنكرياس لدي سوف تنفجر. |
| Kontağı çevirdi ve infilak etti. | Open Subtitles | كانت حادثة انفجرت سيارتة واشتعلت ككرة من النار |
| Uçak infilak etti. Paraşütüm açılmadı. 300 feet serbest düşüşten sonra. | Open Subtitles | انفجرت الطائرة وسقطت سقوطاً حراً مسافة 3000قدم |
| Hemen aşağıda bir aracın infilak ettiğini görebilirsiniz. | Open Subtitles | بإستطاعتكم رؤية السيارة المفخخة بالمتفجرات والتى انفجرت منذ لحظات مضت |
| Barut infilak ettiğinde, top çok güçlü bir şekilde geri teper! | Open Subtitles | عندما ينفجر البارود المدفع يندفع بقوة للخلف |
| Gamma-ışını patlamaları püskürürken çöken yıldız infilak ediyor ya da son safhada süpernova biçiminde patlıyor. | Open Subtitles | وفي نفس وقت خروج إنفجار أشعة جاما ينفجر النجم المنهار أو يذهب إلى مالا نهاية |
| Her şey sıkıcı olmaya başlamışken böyle güzel bir infilak üzerimdeki kızgınlığı alıyor. | Open Subtitles | ظننت بأنّني عملتها، لكن مهما كانت المرات التي رأيتها، ترى شيئا ينفجر فقط أبدا لا يصير قديما |
| Eğer kalkış iptal edilmeseydi, ...mekik, fırlatma rampasında infilak edebilirdi. | Open Subtitles | اذا لم يتم ايقاف تلك الرحلة لكان انفجر المكوك على منصة الاقلاع |
| İnfilak eden araç Arkady Kolcheck'e ait. | Open Subtitles | إنَّ السيارةَ التي إنفجرت كانتْ مسجلةً بإسم آركادي كولتشيكـ |
| Bu düğmeye basıldıktan iki dakika sonra infilak ediyor. | Open Subtitles | انها تتفجر بعد دقيقتين من دفع هذا الزر. |
| Kimsenin bilmediği bir yerde başkasının hayatını yaşayacağım, ve gününbirinde, otoyola çıkarken arabam infilak edecek, öyle mi? | Open Subtitles | أعيش حياة شخص آخر؟ في مكان ما وأرحل عن مكان نشئتى وتنفجر سيارتى؟ |
| Bunun ne demek olduğundan emin olamayız fakat doğu yakasında şafaktan önce savaş başlığının infilak edeceğine işaret ediyor olabilir. | Open Subtitles | لا يمكننا التأكد من معنى هذا الكلام ولكنها ربما تشير إلى أن الصاروخ سيتم إطلاقه قبل الفجر بالساحل الشرقي. |