| Ben postayla bulunan bir gelindim, ingilizceyi zar zor konuşuyordum. | Open Subtitles | لقد كنت عريس من الإميل كنت أتكلم الإنجليزية بصعوبة |
| Sen İngilizceyi benim satranç Öğrenmemden daha çabuk öğreniyorsun. | Open Subtitles | لقد تعلمت الإنجليزية اسرع من تعلمي الشطرنج |
| İngilizceyi yeni öğrendiğim için doğru söyleyemeyebilirim. | Open Subtitles | قد لا أقول هذا بشكل صحيح لأنني جديد باللغة الإنجليزية |
| İngilizceyi konuşmaya, öğrenmeye yaklaşık bir yıl önce başladım. | TED | بدأت تعلم الانجليزية والتحدث بها منذ عام تقريبا |
| Muhtemelen İngilizceyi biliyordu. | Open Subtitles | مُمْكِنُ كانت بتَتكلّمَ الانجليزية من المحتمل. |
| İngilizceyi o kadar kötü konuşuyor ki kökenlerini ele vermeksizin... tek kelime edemiyor. | Open Subtitles | إنه يتكلم الإنكليزية بشكل سيء لدرجة أنه لايكمل كلمة دون أن يخون أصله |
| Artık İngilizceyi söktün. Daha fazlasını da öğretirim. | Open Subtitles | الآن أنت تعرفين بعض الانكليزية كما انني سأعلمك المزيد |
| Los Angeles'te de pezevengin biri bana ingilizceyi nerede öğrendiğimi sordu. | Open Subtitles | كان هناك حقير فى لوس أنجيلوس سألنى ذات مرَّه أين تعلمت الإنجليزيه ؟ |
| Bilmiyorum. Ama eşi İngilizceyi zor konuşuyor. | Open Subtitles | لا أعرف ولكن زوجته تتحدث الإنجليزية بصعوبة |
| ingilizceyi zar zor konuşuyordum. | Open Subtitles | لقد كنت عريس من الإميل كنت أتكلم الإنجليزية بصعوبة |
| ingilizceyi zar zor konusurdu, italyancayi da konusmazdi. | Open Subtitles | بالكاد تتكلم الإنجليزية و هو لم يتكلم الإيطالية كانت سخافة |
| Bak biliyorum ki bizim bilgi dağarcığımız dışında bir çok şey var, blah, blah, blah, ama mantıken, eğer M.S. 880 yılından olsaydı, ingilizceyi bizim konuştuğumuz şekilde konuşmazdı. | Open Subtitles | أعلم أنه توجد الكثير من الأمور خارج إدراكنا وعلمنا ولكن منطقياً , إذا كانت من عام 880 فلن تتحدث الإنجليزية مثلنا |
| Buraya zengin olmak için geldi ve beni yanına aldı İngilizceyi yeterli konuşmam için ısrar etti. | Open Subtitles | جاء هنا ليصبح غنياً وجلبني معه وأصر على أن أتحدث الإنجليزية حتى أتأقلم |
| Bununla birlikte İngilizceyi oldukça iyi konuştuğunuzu sanıyorum, doğru mu? | Open Subtitles | مع ذلك، يساورني اعتقاد بأنّك تتحدّث الإنجليزية بشكل جيّد للغاية، صحيح؟ |
| Ayrıca göçmenlerin İngilizceyi öğrenmek için kullandıklarını okumuştum. | Open Subtitles | قرأت أيضا أن المهاجرين يستخدمونه لتعلّم الإنجليزية. |
| Şu Japonlardan hiç olmazsa bir tanesi kahrolası İngilizceyi konuşabilse. | Open Subtitles | 'سأكون لطيفا، جيد ؟ أمل فقط قد حصلوا على القرصة في هذا المبنى هذا يتحدث الانجليزية سخيفة. |
| Ben de İngilizceyi zar zor konuştuğun günleri özlüyorum. | Open Subtitles | أَشتاقُ إلى الأيامِ عندما تَكلّمتَ الانجليزية بالكاد. |
| Baksana, Callie aramızda kalsın ama bu notlarla bence sen ileri İngilizceyi seçmelisin. | Open Subtitles | أتعرفين يا كالي؟ فقط بيني وبينك بمؤهلاتك، قد تتقدمي كثيراً في اللغة الإنكليزية |
| Vaftiz annem öğretmişti. İngilizceyi ve dikişi. | Open Subtitles | عرابتي علمتني الانكليزية كما علمتني الخياطة |
| İngilizceyi Amerikalı çocuklardan öğrenirler. | Open Subtitles | سيلعبون مع أطفال أريكان و يتعلمون الإنجليزيه منهم |
| İngilizceyi misyonerler öğretmiş. | Open Subtitles | المبشرون قدموا الى هنا وعلموه الانكليزيه |
| Kardeşim de İngilizceyi Hong Kong'da öğrendi. | Open Subtitles | أخي التحق ببعض دروس اللغة الإنجليزيّة في "هونغ كونغ" |
| İngilizceyi çok iyi derecede bildiğini de biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعلم ايضاً انها تتحدث الأنجليزية بطلاقة ؟ |
| Yerli dilini ve İngilizceyi konuşabiliyorum. | Open Subtitles | ولكني أتحدث الطماشقية والإنجليزية |