Evet, bugün pek çok iyi insan için zor bir gün. | Open Subtitles | أجل، حسناً، لقد كان يوماً قاسياً على كثير من الناس الطيبين |
Sadece benim için değil, bir çok insan için zorlayıcı olduklarını biliyorum | TED | اعرف انهما كانتا كذلك على الكثير من الناس ليس انا فحسب |
Ama dünyadaki pek çok insan için, önemli olduklarını idrak etmeliyiz. | TED | ولكن يجب أن نعرف بأن ذلك يعتبر لعدد كبير من الناس في العالم.. مشكلات خطيرة. |
Ve tabi bir de "g" sözcüğü var, zihinsel engelli insanların çoğu insan için hala görünmez olduğunu kanıtlayan sözcük. | TED | ثم يوجد تلك الكلمات الجارحة والمهينة التي تثبت أن ذوي الإعاقات الذهنية لا زالوا غير مرئيين بالنسبة للعديد من الأشخاص. |
Ana fikir ise insan için doğru olan neyse aynı zamanda beyaz fare içinde doğru olur. | TED | والفكرة أن ما يصلح للبشر يصلح أيضًا للفأر الأبيض. |
Bana göre, bu odadaki bir sürü insan için. | Open Subtitles | مشاكل حقوق مدنيّة؟ بالنسبة لي، بالنسبة لأشخاص كثر في هذه الغرفة |
Bir çok insan için akşamların, günün en güzel kısmı olduğu söylenir. | Open Subtitles | يقولون أن المساء هو أفضل وقت في اليوم لبعض الناس |
Bu durum, potansiyel olarak milyarlarca insan için varlık anlamında şartlar yaratır. | TED | يخلق هذا الشروط المطلوبة للإزدهار ربما للمليارات من البشر. |
Çoğu insan için bu demek oluyor ki keşke ailem ve çocuklarımla daha çok vakit geçirseydim. | TED | هذا يعني لكثير من الناس: أتمنى لو قضيت وقتاً أكثر مع عائلتي وأطفالي وهم يكبرون |
Epinefrin pek çok insan için yaşam umudu olmuştur. | TED | إن الإبينفرين الفارق بين الحياة والموت للعديد من الناس. |
Gelecekteki milyarlarca insan için çok daha mutlu bir hayat yaratabilirler. | TED | بإمكانهم تأسيس حياة أسعد بكثير لمليارات من الناس عبر المستقبل. |
Bu fazlasıyla yeni fikri benimsemek birçok insan için zordu. | TED | هذه الفكرة الجديدة غيرت جذرياً المعتقدات السابقة و كان عصياً على الكثير من الناس تقبلها |
Ve birçok insan için bu ölüm veya hapsedilmek demek. | TED | وللعديد من الناس فإن ذلك يعني الموت أو السجن |
Bunun işe yarayacağını sanmıyorum fakat çoğu insan için bu içgüdüsel bir şey. | TED | ولكن الكثير من الناس ، هذه غريزتهم الفطرية |
Ve dünyadaki birçok insan için bu ev, bu mahalle -- bir rüya. | TED | وبالنسبة لكثير من الناس في العالم، هذا المنزل، هذا الحي -- هو حُلم. |
Yeryüzündeki yüz milyonlarca insan için gıda ve gelir kapısı, gıda güvencesi anlamına geliyor. | TED | تؤمن الغذاء والدخل الاقتصادي والأمن الغذائي لمئات الملايين من الأشخاص حول العالم. |
Bencil ve geçmişe takılı olmanın bu kadar çok insan için neden rahatlatıcı olduğunu anlıyorum. | TED | أنا لا أسيء الفهم مطلقاً عن سبب إيجاد الكثير من الأشخاص الراحة في النظر للداخل وللوراء. |
Burası bir veteriner ve insan için tasarlanmış aletlere ihtiyacım var. | Open Subtitles | نحن في عيادة بيطرية، وإنّي أحتاج إلى معدات مصممة للبشر. |
Bir sürü insan için bir sürü para yapıyor, Monk. | Open Subtitles | يكسب مالاً وفيراً لأشخاص كثيرين |
Çoğu insan için nesnelere odaklanmak bizim için çok daha kolaydır. | Open Subtitles | والأمر بسيط فحسب لبعض الناس بالتركيز على أمور لا نعرفها |
Dünya üzerinde nadir rastlanan genetik mutasyona sahip bir avuç insan için uykusuzluk, kaçınılmaz bir gerçek. | TED | لدى عدد قليل من البشر مرض نادر ينجم عن طفرة وراثية حيث يعانون من الأرق يوميا. |
- tek insan için doğru şeyi yapmalısın. | Open Subtitles | من اجل الشخص الذي كان موجودا دائما لأجلك |
Kripton mirasını bir tek insan için feda ettiğini düşünüyorum da. | Open Subtitles | أن تعتقد أنك سوف تضحي بإرثك الكريبتوني من أجل بشري شاذ |
Pek çok insan için bu fikir, korkunç bir düşüncedir. | Open Subtitles | بالنسبة لناس كُثر, هذه الفكرة فكرة مُرعبة |
Bir insan için oldukça çekici. | Open Subtitles | ...أنه جذاب - بالنسبة لبشري - من هو الجذاب ؟ - |
Bu duygular bir insan için çok fazla. | Open Subtitles | يبدو أنه لديكِ مطالب كثيرة بالنسبة لشخص واحد |