| O odadakiler nadiren yüz yüze gelen insanlardı. | TED | وفي هذه الغرفة جلس أناس نادرًا ما يلتقون. |
| O, özünde şunu söylüyordu; Afrikalılar tarih dışı insanlardı, zaman üzerinde veya ilerleme sürecinde hiç etkileri olmamıştı. | TED | كان يقول بشكل أساسي أن الأفارقة هم أناس خارج التاريخ وليس لديهم أي تأثير على الوقت أو على مسيرة التقدم. |
| Son kullanıcıyı anlamaya çalıştık, bu olayda, Sevitha gibi insanlardı. | TED | لقد حاولنا حقاً أن نفهم حوجة المستخدم النهائي، في هذه الحالة أناس مثل سيفيزا. |
| Roma imparatorları, dünyadaki en güçlü insanlardı. | Open Subtitles | كان الاباطرة الرومان اقوى اناس على سطح الارض |
| Onlar suçsuz insanlardı, Tanrının çocukları. | Open Subtitles | لقد كانوا أشخاصا أبرياء. أبناء الرب. |
| Ama bulduklarım ise kendilerine ait olan insanlardı ve bana ilham verdiler. Birkaç olağanüstü insan ve size kahramanlarımdan birkaçını tanıtmak isterim. | TED | ولكن ما وجدته كان أناساً ينتمون لأنفسهم، وقد ألهموني، كانوا أشخاصاً مميزين حقاً، وأرغب أن أقدم لكم بعض أبطالي. |
| Yakınlarımız iyi insanlardı onları bu yüzden öldürdüler! | Open Subtitles | أقربائنا كانوا أناسٌ جيدين... لذا قاموا بقتلهم! |
| Onlar kaybedecek şeyi olmayan ama kazanacak çok şeyi olan insanlardı. | Open Subtitles | انهم حقا أناس لم يكونوا يمتلكون أى شىء ليخسروه أو كل شىء ليغنموا به |
| Ama onlar barlardaki sıradan insanlardı. Yani, babanızın intiharı ile bir ilgileri yoktu. | Open Subtitles | ولكن كان أؤلئك مجرّد أناس عشوائيين في حانة أعني ، لم تكن هناك حتى أيّ تدخّل بإنتحار والدك |
| Bu insanlar dürüst insanlardı | Open Subtitles | أن هناك أناس على هذه الشاكله و لأكون أميناً معكِ |
| Karnavalcılar iyi insanlardı, ama ya şovun içindesindir ya da dışında. | Open Subtitles | ، أناس الكرنفال طيّبون ولكن ، كما تعلمين.. |
| Bi gece bi çift geldi..iyi insanlardı | Open Subtitles | وفى ليلة من الليالى حضر زوجان كانو أناس لطفاء كانو قد فقدو ابنهم الوحيد |
| "Dünyanın dört bir yanından sınava katılmak için gelenler gerçekten de inanılmaz insanlardı." | Open Subtitles | حدب المُتسابقون من جميع أنحاء العالم، لذا ثمّة أناس مُذهلون معنا هنا. |
| Sürekli karşılaşıp durduğumuz tuhaf insanlardı. | Open Subtitles | إنهم كانوا أناس غرباء من الكابينة الذين نتلقي بهم بالصدفة دوماً. |
| Hepsi iyi insanlardı ama seçme şansları yoktu. | Open Subtitles | كانوا اناس طيبين ولكن لم يكن لديهم خيار |
| Onlar suçsuz insanlardı, Tanrının çocukları. | Open Subtitles | لقد كانوا أشخاصا أبرياء. أبناء الرب. |
| Onlar çok iyi insanlardı benim olamayacağım kadar zekilerdi. | Open Subtitles | كانوا أشخاصاً محترمين. و أكثر ذكاءً مما سأكونه يوماً |
| Gene, onlar iyi insanlardı. | Open Subtitles | إنهم أناسٌ أخيار (جيم) |
| Ben büyürken kahramanlarım Fred Astaire, Gene Kelly, Michael Jackson gibi insanlardı. | TED | عندما كنت أكبر, أبطالي كانوا أشخاص مثل فريد أستير ، جين كيلي ، ومايكل جاكسون. |
| İyi insanlardı, bunu gözlerinde görebiliyordum. | Open Subtitles | كانوا أناساً طيبين، كنت أرى ذلك في أعينهم |
| Bay Hughes, karısı ve küçük Elysia hepsi iyi insanlardı. Evet. | Open Subtitles | هوقس, زوجته, و إليسيا لقد كانو أناسا طيبين |
| İyi insanlardı. Hepsi de. | Open Subtitles | -كانوا أناسًا طيّبين، جميعهم . |
| Onlar bizi incitmeye çalışan çok kötü insanlardı. | Open Subtitles | أولئك كَانوا ناسَ سيئينَ جداً، وهم كَانوا سيَآْذونَنا. |
| Belki dindar insanlardı ama aynı zamanda da gerçekten agresif birer kapitalisttiler, ve diğer kolonistler ile karşılaştırıldıklarında aşırı kar eğilimleri sebebiyle suçlandılar. | TED | كانوا متدينين لكنهم ايضاً كانوا رأسماليين بعنف و قد اٌتهموا بميول ربحية بالمقارنة بالمستعمرين الاخرين |