| Her savaşçısına ipekten bir gömlek verileceği söylenmişti. | Open Subtitles | يُقال أن كل من محاربيه . مُنح قميص حريري |
| Son olarak, tüm paketi su geçirmez ipekten bir ambalajla kaplıyor. | Open Subtitles | أخيراً تغطي الكيس بأكمله بغلاف حريري ضدّ الماء. |
| Her ayakta 150 kadar minik ipek fışkırtıcı vardır böylece, ayaklarının arasında ipekten ince bir doku oluşturur. | Open Subtitles | لدى كلّ رجل ما يقرب من 150 قاذف حرير دقيق الذي يصنع أنسجة حريريّة رقيقة. |
| Ama herkes bana en iyi ipekten yapılmış görkemli bir kaftan giydiğimi söylüyor. | Open Subtitles | لكن كل شخص يخبرني بأنني أرتدي عباءة رائعة مصنوعة من حرير رائع |
| O, sahne zeminindeki deliğin içinde kaybolan, yerdeki ipekten bir çemberdir. | TED | دائرة من الحرير على الأرض تختفي في حفرة في قاع الأرض |
| Güneş'in etrafındaki, sadece bir halka veya ayla değil; güzelce dokunmuş, sanki ipekten yapılmış gibiydi. | TED | إنها ليست مجرد حلقة أو هالة محيطة بالشمس، إنّها مزخرفة بجودة عالية، كما لو صُنعت من خيوط حريريّة. |
| # Ruhumda ipekten bir rüzgar... # ...ağaçlara sırlarımı anlatıyor. | Open Subtitles | روحي يعانقها النسيم الحريري تفشي بأسرارها إلى الأشجار المنصتة |
| Zırh dediğin deriden, ipekten ve demirden ibaret. | Open Subtitles | الدرع مجرد حديد، وجلد، وخيوط. |
| Ona mor ipekten kıyafetler giydirir ve pelerinimi taşıması için peşimden yürütürdüm. | Open Subtitles | سألبسه رداء حريري أرجواني اللون وأجعله يسير خلفي حاملاً عبائتي |
| Saf ipekten bir kimonoyu çamur içinde sürüklemek gibiydi. | Open Subtitles | كان الموقف شبيها بجر رداء كيمونو) حريري نقي بالوحل) |
| "ipekten bir şal gibi" | Open Subtitles | تَبْدو مثل خيط حريري |
| Cepleri ipekten. Dokunsana. | Open Subtitles | مخباء حريري, المسه |
| Gelinin arkadaşı... İpekten bir şal gibi. | Open Subtitles | "الحبيبة تبدو مثل خيط حريري" |
| Aynı içi köpek yavrusu dolu ipekten bir çanta sikmek gibi. | Open Subtitles | إنها كمضاجعة حقيبة من حرير مليئة بالجراء |
| Gladyatör Örümcek ağını çok lifli, oldukça özel bir ipekten örer ipeği tarayıp kabartarak lifleri bol tüylü hale getirir. | Open Subtitles | "العنكبوت المصارع" تصنع عشها من نوع خاصّ جداً من حرير متعدّد الخيوط، تثنيه للأعلى لتجعله أخشن. |
| Saf ipekten. | Open Subtitles | حرير نقي، جودة ممتازة |
| Eteği ham ipekten, zevkli biriymiş. | Open Subtitles | حرير طبيعي، لديها ذوق |
| Üstleri altın kaplama. Döşemeleri desenli saf ipekten. | Open Subtitles | مطعم بالذهب الأصلى وتم تنجيدة من الحرير الصافى |
| Sanırım sakin, mavi ipekten denizimde dinlenmem gerekiyor. | Open Subtitles | أريد أن أستلقي في هدوء بحر أزرق من الحرير |
| Dışarıdaki tellerin hepsi deliğin girişini saran ipekten bir kapağa bağlantılıdır. | Open Subtitles | كلّ الخيوط بالخارج متصلة بحلقة حريريّة تحيط بمدخل الحفرة. |
| Aramızdaki ipekten bağlar kopuverdi. | Open Subtitles | "ذلك الخيط الحريري الذي ربطناه تقطع" |
| Zırh dediğin deriden, ipekten ve demirden ibaret. | Open Subtitles | الدرع مجرد حديد، وجلد، وخيوط. |