| Ve aynı sorularının cevabını aldığında, bir unsur, özellikle bir unsur göze çarpıyordu. Öyle ki istatistiki berraklık, bilim insanlarının hayallerini süsleyen türdendi. | TED | وعندما بدأت النسخ الكربونية للاستفتاء بالعودة إليها، شيء واحد فقط برز بوضوح إحصائي من النوع الذي يحلم به أغلب العلماء. |
| İstatistiki olarak, hastanedeki en iyi cerrahsın. | Open Subtitles | بشكل إحصائي,أنت أفضل جراح بالمشفى |
| Binbaşı Colvin, kendi aylık ortalamasında istatistiki bir sapmanın olabileceği ihtimalini bizzat kabul etmektedir. | Open Subtitles | الرائد (كولفين) يعتزم شخصيا الإقرار بإمكانية... وجود إختلاف إحصائي عن المتوسّط في أرقامه الشهرية |
| İstatistiki olarak, neredeyse eşit olasılığa sahipler. | Open Subtitles | . واحدة منهما . إحصائيا كلاهما يمتلكان نفس الاحتمالات |
| - Hepsi iyidir. - İstatistiki olarak imkansız. | Open Subtitles | جميعها لذيذة - هذا مستبعد إحصائيا - |
| Bayağı istatistiki analizler öğrenmiş oldum. | Open Subtitles | ولقد استمتعتُ بـ - حسناً، لقد تعلمتُ الكثير حول التحليل الإحصائي |
| Henüz değil ama konu kemik deformasyonları ve bunların hastalık önlemeyle bağlantısının tarihsel istatistiki analizi. | Open Subtitles | ليس بعد، لكن الموضوع هو التحليل الإحصائي التاريخي لتشوهات العظام... وعلاقتها بالوقاية من الأمراض. |
| İstatistiki konuşuyorum. | Open Subtitles | بحديث إحصائي |
| İstatistiki bir şeydir bu. | Open Subtitles | إنه أمر إحصائي |