| Onunla tanışana dek bekle. Ve tabi Clara'nın da isteklerini göz önünde bulundurmalıyız, değil mi? | Open Subtitles | قابلها أولاً، وعندها يجب أن نأخذ رغبات كلارا بعين الأعتبار |
| Bu tür durumlarda Şerif'in asillerin isteklerini yerine getirmesi adettir. | Open Subtitles | . فى العادة عمدة البلدة يقبل طلبات النبلاء فى هذة القضايا |
| Onunla kötü bir şekilde ayrıldık. Şimdi isteklerini yok sayamam. | Open Subtitles | لقد غادرتها على نحوٍ سيّئ ولا يسعني إهمال رغباتها الآن. |
| Masanın başına geçeli 1 dakika bile olmadı ve Başkan'ın isteklerini önemsememeye başladı. | Open Subtitles | أقل من دقيقة خلف المكتب وبدأ بالفعل يتجاهل مطالب الرئيس |
| Virüs hâlâ elinde. Eğer isteklerini yerine getirmezseniz, efendim, visürü salmaya devam edeceğine inanıyorum. | Open Subtitles | اذا رفضت مطالبه يا سيدى أعتقد أنه سيستمر فى إطلاقه |
| Tüm isteklerini yerine getirdim. Kabul ediyor musun? | Open Subtitles | الان انا امتثلت لكل طلباتك ، هل هذا ما تريده ؟ |
| Ruhunu aldığım çoğu kişi yaşama isteklerini çoktan kaybetmiş olurdu. | Open Subtitles | معظم الأرواح التى أأخذها كانوا قد فقدوا بالفعل إرادتهم في الوجود |
| İnsanların isteklerini sürekli reddedin biri olan sen şimdi gelip de onların varlığını ve isteklerinden bahsediyorsun. | Open Subtitles | أنت من استمر برفض رغبات الآخرين ملاحظة : تأتي الآن و تتحدث عن وجودهم و رغباتهم |
| Yalnızca komutları uygulaması için kişisel isteklerini kaldırdık. | Open Subtitles | عدلنـا شخصيته بحيث لا يصبح لديها تطلعات أو رغبات فقط تقوم بتنفيذ الأوامر |
| Ve ruhban sınıfı dini ayinler aracılığıyla tanrıların isteklerini anlamaya çalışırlardı. | Open Subtitles | وكان ذلك من خلال ممارسة طقوس إحتفالية تفعلها الكاهنات لتلبية رغبات الآلهة |
| Met'in Hava Birimine, tüm MI5 isteklerini geri çevirmeleri için bir emir verdin, değil mi? | Open Subtitles | لقد أرسلتِ أمراً سرياً للوحدة الجوية ليتجاهلون طلبات مديرية الإستخبارات أليس كذلك؟ |
| Bu eve en ufak bir katkım olmadığı halde, senin en temel isteklerini de görmezden geliyorum. | Open Subtitles | على الرغم من عدم المساهمة أي شيء لهذه الأسرة، أنا تجاهل حتى طلبات الأساسية الخاصة بك. |
| tekrar ediyorum, her canlıya istediğini verin. İsteklerini gerçekleştirmesini sağlayın, onun fizyolojik özgünlüğünü. | TED | مرة أخرى أعط كل فصيل ما يحتاجه دعها تستوعب رغباتها فسيولجيتها المتميزة |
| Onun umutlarını, korkularını, isteklerini... ve minik külotlarını keşfedin. | Open Subtitles | لتتوصل مباشرةً لآمالها، رغباتها مخاوفها، و تعطشها و لسروالها الصغير |
| Öyleyse fidye isteklerini geri çevirdiğimi bilmemeli. | Open Subtitles | إذاً لايجب أن تعرف قـط أنني رفضت مطالب الفـدية |
| Bizim düzeyimizde sadece sıradan insanların isteklerini duyarız. | Open Subtitles | المقام الذى نحن فيه يجعلنا فقط نستمع الى مطالب المواطن العادى |
| Er ya da geç diğer isteklerini yerine getirmeyeceğimizi anlayacak ve biz işini zorlaştırmazsak, içeride epey kan dökülecek. | Open Subtitles | عاجلاً أم آجلاً سيكتشف بأننا لن نقوم بمنحه باقي مطالبه و ستصبح الأمور دموية جداً هناك بالداخل |
| Senatoyu biliyorsun ki senin isteklerini asla kabul etmeyecekler. | Open Subtitles | تعلم أن مجلس الشيوخ لن يوافق على طلباتك. |
| Direnme isteklerini içlerinden almazsan, kaçarlar. | Open Subtitles | سوف يتحررون إلا إذا انتزعنا إرادتهم للمقاومة |
| hiçkimse anne babasının isteklerini bu kadar acımasızca reddedemez! | Open Subtitles | لا أحد هناك يعارض أمنيات والديه بلا رحمة هكذا |
| Debbie, insanları isteklerini karşılamayan bir yerde yaşamaya zorlayamazsın. | Open Subtitles | ديبي, لا يمكنك اجبار احدهم حتى يعيشوا في مكان ما ضد رغبتهم |
| Madem Keith'in istekleri onu eziyordu o da kendi isteklerini ortaya koymaya karar verdi. | Open Subtitles | بما أن مطالب (كيث) تجهدها فلمَ لا تطلب هي الأخرى مطالباً مُجهِدة؟ |
| Senin isteklerini çok iyi biliyordu ve istek listenin en üst sırasında babanı bulmak olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | إذ حددت رغباتك بدقّة، وعلمًا بأن أباك الحقيقيّ كان أوّلها |
| Yani isteklerini benden daha iyi mi bildiğini ima ediyorsun? | Open Subtitles | هل تلمّحين إلى أنّكِ تعرفين رغباته أكثر منّي؟ |
| Amerikalılar söylemek istiyor tüm isteklerini kabul ettiler. | Open Subtitles | الامريكيون طلبوا مني ابلاغك انهم موافقون علي كل مطالبك |
| Bazı isteklerini, örneğin, Claudia Schiffer'ı törene sevgilim olarak getirmemi ciddiye almamı istemediğinden eminim. | Open Subtitles | ومما طلبته... بان احضر كلوديا شيفر كموعد لي في يوم العزاء كنت على ثقة بانها توقعت مني ان اتجاهل ذلك |
| Bayan Eve Harrington'un müstakbel isteklerini de bana havale et. | Open Subtitles | مجرد مراجعة الأنسة "إيف هارينجتون" لكل طلباتها المستقبلية مني. |