| Eğer SOS'u gönderenler bunlarsa, yardım istemek için değişik bir yöntemleri var. | Open Subtitles | إن كانوا من بعث بنداء الاستغاثة ، فلديهم طريقة غريبة لطلب المساعدة |
| Parti için geldim, yardım istemek için değil. | Open Subtitles | أنا جئت من أجل الحفل، أن لست هنا لطلب المساعدة .. |
| Üstteki numaralar mal istemek için ikinciler adam lazım olduğunda. | Open Subtitles | حسناً، الأرقام الأولى لطلب بضاعة والثانية لطلب النجدة |
| Umut ederim o zamana kadar, benimle çıkmanı istemek için, tüm cesaretimi toplayacağım. | Open Subtitles | على أمل ان استجمع الشجاعة حينها لأطلب منك مجددا الخروج في موعد معي |
| Ateşin içindeydim ve tekrar geri döndüm ve bunu yapabilecek tek kadından ikinci bir şans istemek için buradayım. | Open Subtitles | لقد مررت بالعقبات طوال طريقي و الآن أنا هنا لأطلب فرصة ثانية من المرأة الوحيدة التي يمكنها فعل ذلك |
| Yani bu pisliği temizlemene yardım etmemi istemek için mi geldin? | Open Subtitles | إذاً فقج أتيت لتطلب من المساعدة في هذا الهراء؟ |
| Zavallı terkedilmiş bir eş olarak, para istemek için mi burdasınız? | Open Subtitles | هل أنت هنا لطلب المال لزوجة مهجورة فقيرة؟ |
| Bir iyilik istemek için tuhaf bir yol! Seni sevdim, Jasjit. | Open Subtitles | هذه طريقة غريبة لطلب العمل " أنا أحبك يا " جاسجيت |
| Ne, yine para istemek için aramaya mı utandın yoksa? | Open Subtitles | ماذا؟ هل كنت خائفاً لإتّصال بنا ثانية لطلب النقود؟ |
| Daha sabırlı olmamı istemek için de gelmedin umarım. | Open Subtitles | حسنا, ارجو ان لا تكون نزلت الى هنا لطلب المزيد من الصبر |
| Senin aklına gelen bizim gözden kaçırmış olabileceğimiz yardım istemek için gidebileceği biri veya saklanabileceği bir yer, bir arkadaşı var mı? | Open Subtitles | هل يمكن أن تفكّر بشيء قد يكون فاتنا؟ شخص آخر تذهب لطلب مساعدته؟ مكان تختفي به، صديق أو ما شابه؟ |
| Ve affedilmeyi istemek için kiliseye bile gidemeyeceğimizi söyledi. | Open Subtitles | ولا يمكنك الذهاب حتى إلى الكنيسة لطلب المغفرة من الله |
| Yardım istemek için on dakikasını ayıramamış mı? | Open Subtitles | ألم تتمكن من إستراق 10 دقائق لطلب المساعدة؟ |
| Bu şey için ayrılacak bir toprak istemek için mi? | Open Subtitles | لطلب قطعة أرض كموقع لهذا النصب التذكاري؟ |
| Buraya, David Teagues adındaki bir adamı bulmamda bana yardımcı olmanızı istemek için geldim. | Open Subtitles | جئت رسميا لطلب المساعدة من الشرطة في العثور على رجل يدعى دايفد تيكز |
| Yardım istemek için geldiysen sana yardım edemem. | Open Subtitles | لو جئت لطلب المُساعدة، فلا يُمكنني أن أمنحك إياها. |
| Fona yeniden para aktarmalarını istemek için Liderlik'le toplantım var. | Open Subtitles | أنا على وشك طلب القيادة لأطلب منهم تغطية النقص بالتمويل |
| Senden beslendim, bu yüzden de senden nefret ettim şimdi yardım istemek için yine sana geldim. | Open Subtitles | لقد عشت من خلالك وكرهتك لهذا ولقد جئت اليوم لأطلب منك إنقاذى |
| Sanırım şu şarkıcı kızın numarasını istemek için yanlış zaman. | Open Subtitles | جيسي" , أعتقد الوقت سيئ لأطلب رقم هاتف تلك المغنية |
| Ama sen sadece benden iyilik istemek için gelirsin. Şimdi olduğu gibi. | Open Subtitles | كالعادة ، لا تخرج من الغابة إلا لتطلب منى خدمة ، مثل الآن |
| Ama dahası, genelgeye yemin etmeni istemek için ve böylece bizimle eve gelebilirsin. | Open Subtitles | ولَكِن مَاعَدا ذلِك لنطلب مِنك القَسم عَلى اليَمين وبِذلِك َتتَمكن مِن العَودَه لِلمنِزل مَعنا |
| Oradaki dalgıç, atkıyı istemek için atkı sesi çıkartacak. | TED | والغواص هناك يقوم بتشغيل صوت الوشاح على اللوحة ليطلب منها إعادته. |