| Ya konudan haberdardı ya da renk vermek istememişti. | Open Subtitles | : لدرجة أننا بدأنا نتساءل هل كان يعرف بالأمر مسبقاً ؟ أم أنه لم يرد أن يُظهر رد فعل أو أعتبار لما توصلنا اليه ؟ |
| Benim hatam çünkü... Bir şey diyeyim mi? Bu arada, kardeşin de ona bulaşmak istememişti. | Open Subtitles | آسف، لأنّه حتى أخوك لم يرد أن يعبث به بالمناسبة. |
| Önceden Sophie'yi de istememişti değil mi? Ama şimdi istiyor. | Open Subtitles | لم يرد صوفي قبل اليوم، لكنه أرادها الآن، لماذا ؟ |
| - Hey, onu öldürmek istememişti. - Enseme öksürüyordu. | Open Subtitles | هاي، هو لم يقصد قتله لقد كان يسعل على رقبتي |
| Fakat Karma ondan kurtulmamı istememişti. | Open Subtitles | لكن العاقبة الأخلاقية لم تردني أن أتخلص منها |
| Hayır, o konuşurdu, her zaman konuşurdu, ...ama bu videoyu izleyene kadar bunu gerçekten istememişti. | Open Subtitles | لا، تَكلّمت , لطالما كانت تتكلم لَكنَّها لم ترغب حقاًً في القيام بذلك إلا بعد مشاهدتها الفديدو |
| Kalbinin derinliklerinde aslında hiç bir zaman cadı olmak istememişti. | Open Subtitles | في داخل قلبها لم ترد أن تصبح ساحرة أبداً |
| Onu buraya zorla getirdim. Yapmak istememişti. | Open Subtitles | لقد جعلتها تأتى إلى هنا لم تكن تريد أن تفعل ذلك |
| Biraz farklı hissettirse de, daha önce kimse benim gibi olmayı istememişti. | Open Subtitles | ..بالرغم من أنه شعور غريب لم يُرد أحد أبدا ً أن يكون مثلي |
| Yıkılmıştı. Sizlerin bilmesini istememişti. | Open Subtitles | لم يكن يشأ أن تعرف الفتيات |
| Yaptığın yasa dışı olduğu için de herhangi bir kayıt olmasını istememişti. | Open Subtitles | بما أنّ ما كنت تفعله غير قانوني، فإنّه لمْ يرد أن يكون هناك أيّ سجل له. |
| Yani herhangi bir testi yapmamı istememişti. | Open Subtitles | أعني، فهو لم يرد أن أُجري له أيّة تحاليل |
| Dharma, Greg o zamanlar ilişkimiz hakkında konuşmak istememişti. | Open Subtitles | (دارما)، إن (غريغ) لم يرد أن يتحدث عن علاقتنا في حينها |
| Geçen gün seni aradı ya... Benle konuşmak istememişti hani. | Open Subtitles | لقد أتصل بك يوم أمس لم يرد ان يتحدث معي حتى |
| Öncelikle şunu bil ki baban buraya gelmek istememişti. | Open Subtitles | أول شيء يجب أن تفهمه أنّ أبّيك لم يقصد الإنتهاء بهذا المكان |
| Öncelikle şunu bil ki baban buraya gelmek istememişti. | Open Subtitles | أنّ أبّيك لم يقصد الإنتهاء بهذا المكان رغم انه فعلها مرّتين |
| Dee gelmemi istememişti ama gizlice geldim ve arka sıraya oturup sadece gülümsedim. | Open Subtitles | دي لم تردني أن احضر لكني تسللت على أي حال ووقفت في الخلف وأنا مبتسم فقط |
| O akşam dışarı bile çıkmak istememişti. | Open Subtitles | لم ترغب بالذهاب حتى في تلك الليلة |
| Annen ölmek istememişti derken ne demek istediğini anlamadım. | Open Subtitles | لا افهم ما الذي تعنينه عندما قلتِ أنها لم ترد أن تموت |
| Dinle, şu aptal oyuna katılmak istememişti. | Open Subtitles | انظر، هيا لم تكن تريد لعب .هذة اللعبة الغبية |
| - Orada dur kurumuş Noel ağacımızı da dışarı taşımak istememişti... | Open Subtitles | -حسناً, أتعلم؟ لم يكن يُرد أن يُخرج شجرة الميلاد الميتة |
| Kocam Donald'ın buraya gelmesini istememişti. | Open Subtitles | لم يشأ زوجي قدوم (دونالد) إلى هنا |
| Hitler ilk başta bu krizin stratejik planının sonunu getireceğine inanmak istememişti. | Open Subtitles | ...هتلر" فى البدايه" ...لم يكن يريد أن يصدق أن هذه الكارثه... هى نهاية كل خططه الأستراتيجيه ... |
| İşini ihmal etmek istememişti. Sadece bana nazik davranmak istemişti. | Open Subtitles | . لم يكن يقصد إهمال عمله حاول فحسب أن يبدو لطيفاً فـي نظريّ |
| İhtiyacı olana kadar, etrafta bir erkek bulunmasını istememişti. | Open Subtitles | وقالت إنها لم يكن يريد رجل حول في الصباح، حتى انها في حاجة واحدة. |
| Beni incitmek istememişti. Söylediklerimden hoşlanmadı. | Open Subtitles | هي لم تقصد أن تؤذيني هي لم يعجبها ما أقولة |