| Uyumak istemiyormuş çünkü rüyasında bir sonraki görevde öldüreceği insanları görüyormuş. | Open Subtitles | بأنه لا يريد أن ينام لأنه يحلم بالأشخاص الذين سيقتلهم لاحقاً |
| Ama bir Goa'uld gezegeninde gizli görevdeymiş, ve Yüksek Konsey, görevlileri ile iletişime geçip onu ortaya çıkarmak istemiyormuş. | Open Subtitles | لكنها في مهمة سرية في عالم محتل من الجواؤلد والمجلس الأعلى لا يريد الخاطرة بتعريضها للانكشاف بالاتصال بها |
| Bana dedi ki, çalışamayacak duruma geldiği zaman, artık yaşamak istemiyormuş. | Open Subtitles | عندما تقاعد عن العمل قال أنه لا يريد العيش |
| Yarınki fotoğraf çekiminde olmak istemiyormuş. | Open Subtitles | لاتريد أن تحضر جلسة التصوير غدا هنا. |
| Benim çok ciddi ve çok yoğun arkadaşım dengesiz olmamı istemiyormuş. | Open Subtitles | صديقتي لايريد احد ان يزعجها لانه مشغوله وجديئة |
| Çünkü hasta görülmek istemiyormuş, sebep bu. | Open Subtitles | لأن المريض لم يرد أن يراه أحد ، هذا هو السبب |
| Avukatından gelen bir faks. Seni 500 metre civarında görmek istemiyormuş! | Open Subtitles | في فاكس من محاميها، لم ترد أن تقتربي منها لمسافة 500 ياردة، |
| Omar bizimle kalmak istemiyormuş... otelinde mutlumuş... | Open Subtitles | عمر لا يريد أن يبقى معنا انه سعيد في فندقه |
| Ama bu çocuk sanki kimseye vurmak istemiyormuş gibi. | Open Subtitles | هذا الفتي يتصرف و كأنه لا يريد ان يضرب احدا |
| Dedi ki kızımızın korkuyla yönetilen bir dünyada büyümesini istemiyormuş. | Open Subtitles | قال أنه لا يريد أن تكبر ابنته في عالم محكوم بالخوف |
| Diyor ki, partilerden nefret edermiş. Hiç birine gitmek istemiyormuş. | Open Subtitles | انه يقول أنه يكره الحفلات و أنه لا يريد ان يرى أي أحد. |
| - Birisi seri numarasını bulmanı istemiyormuş. - Yağı değiştirmişsin. | Open Subtitles | شخص لا يريد لك العثور على الرقم التسلسلي |
| Bu yıl yaz kampına gitmek istemiyormuş. | Open Subtitles | أنه لا يريد أن يذهب إلى مخيم الصيف هذا العام. |
| Yaptıklarınız taktir edilmiyormuş, hasta ve yorgun olduğunuz için... orada olmak istemiyormuş gibi davranırsanız, | Open Subtitles | تصرف لأنك لاتريد أن تكون هنا لأنك مرهق وأنك لاتقدر - أو أنك مريض |
| O da beni boğmak istemiyormuş numarası yaptı. | Open Subtitles | لقد تظاهرت بأنها لاتريد الضغط عليّ |
| Sadece o bizimle çalışmak istemiyormuş gibi hissediyoruz. | Open Subtitles | ولكن نحن نشعر هي لاتريد العمل معنا |
| Şu an devam ediyormuş ve çalışmayı durdurmak istemiyormuş. | Open Subtitles | لقد بدأ بعمل فني جديد و لايريد التوقف عن العمل عليه |
| Ama Troy makinelere bağlı yaşamak istemiyormuş. | Open Subtitles | لكن إذا تروي لايريد البقاء على قيد الحياة بواسطة الأجهزه |
| Artık Shay adıyla anılmak istemiyormuş. | Open Subtitles | ابنك راين غير أسمه إلى يوجين هو لايريد أن يُعرف بأسم شاي |
| Onsuz yaşamak istemiyormuş. | Open Subtitles | لم يرد أن يعيش من دونها |
| Sadece görüşmesi olduğunu söyledi. Nazar değdirmek istemiyormuş. | Open Subtitles | فقط أنها حصلت على واحدة لم ترد أن تنحسها |
| Adam kesinlikle teşhis edilmek istemiyormuş. | Open Subtitles | لم يُرد هذا الشخص قطعاً أن يتمّ التعرف عليه |
| Tüm komplo planını bildiğini söyledi ama herkesin duymasını istemiyormuş. | Open Subtitles | قال أنه كان يعلم بكلّ شيء عن المؤامرة لكنه لم يكن يريد أحداً أن يسترق السَّمع |
| Kontrol ettim hakikatten öyle yapmış, evinde istemiyormuş. | Open Subtitles | . لقد تحققت . لا يا رجل . إنه يقوم بها مباشرة إنه يقول بأنه لا يريدها في منزله بعد الآن ، نعم ؟ |
| Burada yaşamak istemiyormuş. | Open Subtitles | {\pos(192,240)}لم يبغي العيش هنا |
| Çocuklarla çok fazla vakit geçirmesini istemiyormuş. | Open Subtitles | انها لا تريد له spendin ' أيضا الكثير من الوقت مع الاطفال. |