| bu da insanların güvenlik duygularının ve modellerinin nasıl değiştiğine dair iyi bir örnek, çok sert bir şekilde ve yeni bilgi almaksızın, yeni bir şey öğrenmeksizin. | TED | و مثال جيد لكيف يشعر الناس بتغيير الأمن، كيف يتغير نموذجهم، عنيف نوعا ما و بدون معلومات جديدة، و بدون معطيات جديدة. |
| dediler. Lorcainide ilacının geliştirilmesi, ticari nedenlerle durmuştu, bu çalışma hiçbir yerde yayınlanmamıştı; Artık bu olay yayınlama sırasında taraf tutma (taraflı yayınlama) için iyi bir örnek teşkil ediyor. | TED | تم اهمال تطوير اللوركانايد لأسباب تجارية و لم يتم نشر هذا الدراسة أبداً انها مثال جيد ا الآن للتحيز في النشر |
| Ve sevimlilik için de normalüstü uyarıcılar vardır . Size çok iyi bir örnek vereceğim ; | TED | وهناك كذلك جواذب فوق طبيعيه للطاف ، وهنا مثال جيد |
| Tekrar kötüleşirsem oğlum için iyi bir örnek teşkil edemem. | Open Subtitles | ليس بمقدوري أن أكون قدوة حسنة لإبني إذا كان كل ما سأفعله هو إنتكاسة |
| İyi bir örnek bırakmışsın, Parker. | Open Subtitles | يالها من عينة التي تركتها ليّ (باركر) |
| Daha iyi bir örnek olamazdı. | Open Subtitles | لم نكن نأمل في ممثّل إدعاء أفضل منكِ |
| İknaya bilfiil nasıl etki edeceğine dair iyi bir örnek vereyim. | TED | سأعطيكم مثالا جيدا لكيفية تأثيرها في الإقناع. |
| Sadece iyi bir örnek olmaya çalış. | Open Subtitles | -اعلم ذلك -فقط أريدُكَ أن تكون مثالاً يُحتذى به |
| Çünkü iyi bir örnek olman gerekiyor, niyesi bu. | Open Subtitles | لأنّي أريدك أن تكوني مثالًا يحتذى به، هذا السبب. |
| GF: Louisville Oteli bir kişinin hayatının yoluna girmesine dair tüm sistem üzerine düşünmek adına çok iyi bir örnek. | TED | جي إف: فندق لويسفيل مثال رائع عن كيفية التفكير في النظام بأكمله الحصول على شخص مرة أخرى على المسار الصحيح. |
| Evet, kendisi Cumhuriyet'in kuruluşu açısından iyi bir örnek. | Open Subtitles | نعم, انه مثال جيد لل إعادة تأسيس الكومنولث. |
| Bu çok iyi bir örnek oldu. | TED | إنه مثال جيد جداً، كما تعلمون. |
| Şimdi eşleştiğimiz insanların bizi nasıl tanımladığına iyi bir örnek olduğunu düşündüğüm kendi hayatımdan bir örnekle tamamlayayım. | TED | لذا اسمحوا لي أن أختتم هذا اللقاء بمثال من حياتي الخاصة إذ أعتقد أنه مثال جيد عن كيفية الاقتران بالأشخاص الآخرين وسيقوم بالفعل بتحديد هوية من نكون. |
| Buna çok iyi bir örnek anım var; genç bir hakimken yani daha genç bir hakimken, | TED | مثال جيد على هذا، كان عندما كنت قاضية صغيرة بالعمر -- آه لا، قصدت عندما كنت قاضية أصغر. |
| Ama bu resim, tüm çalışmanın el çalışmasından daha fazla olduğunu göstermek için iyi bir örnek, farklı şekillerde kesip yeniden düzenlemeyi gerektiren çok zaman harcanması gereken bir çalışma. | TED | ولكنها مثال جيد لنرى أن العمل بأكمله كان عبارة عن محاولة حرفية احتاجت إلى عمل يستهلك وقتًا كبيرًا وهو تقطيع العناصر المختلفة وإعادة لصقها في ترتيبات جديدة |
| Umarım siz de bunun harmoni için iyi bir örnek oluşturduğunu düşünürsünüz | TED | أتمنى ان تظنون انه مثال جيد للتناغم |
| Sanırım bunun için iyi bir örnek verdik. | Open Subtitles | وأعتقد أننا قمنا بوضع مثال جيد جدا. |
| Yalnızca kızımla güzel bir gün geçirip iyi bir örnek olmak istiyordum. | Open Subtitles | أردت فقط قضاء يوم جميل مع ابنتي وأن أكون قدوة حسنة. |
| Sanrım ben iyi bir örnek teşkil etmiyorum. | Open Subtitles | فهمت أعتقد أنني لست قدوة حسنة في الزواج |
| Karşılık vermeyi, iyi bir örnek olmayı severim. | Open Subtitles | -أدرّس لبعض الأطفال علم الرياضيّات . أتعلمين، أحاول العودة لكوني قدوة حسنة. |
| Daha iyi bir örnek olamazdı. | Open Subtitles | لم نكن نأمل في ممثّل إدعاء أفضل منكِ |
| Bir levyeye krom koymak, işlevsellik açısından iyi bir örnek değil. | Open Subtitles | وضع الكروم على قضيب معدني ليس مثالا جيدا للتشغيل |
| Nasıl bir avukat olacağımı önemsiyorsan benim için iyi bir örnek ol Nathan'a gerçekleri anlat çünkü ona bunu borçlusun. | Open Subtitles | بالواقع ، لو تهتمُ بأيّ نوعٍ منالمحامينقد أكونه، فلتكن مثالاً يُحتذى به لأنك تدينُ بذلك لـ(نيثان)لكي تخبرهُالحقيقة. |
| Marcus, bunu bana sen verdin ve iyi bir örnek olmamı istedin ama burada yapmaya çalıştığımız şey yeni bir şey, sanki... | Open Subtitles | (ماركوس)، أعطيتني المشبك، ولقد طلبت مني أن أكون مثالًا يحتذى بها، لكن مانحاول فعله هنا شيء جديد، شيء... |
| Bu hapsedilmeyi lehimize kullanmanız açısından iyi bir örnek. | Open Subtitles | هذا مثال رائع لكيفية الإستفادة من منافع السجن |