| Hep böyle yapıyorsun. Burası öyle bir yer değil. - Burada iyi işler yapıyoruz. | Open Subtitles | أنت تذكر هذا دوماً، هذا ليس منزل أخوية، نحن نقوم بعمل جيّد هنا. |
| Beraber iyi işler yaptık. Bunu korumak istemenin nesi yanlış? | Open Subtitles | قمنا بعمل جيّد مع بعض ما الخطأ بالرغبة في الحفاظ على ذلك |
| Bu sorunlar, birçoğumuz gibi şehirlerde yaşayan insanlar gerçekten daha iyi iş yapmaya başlayana kadar çözülmeyecek. Çünkü tam bu anda çok iyi işler yapmıyoruz. | TED | والتي لن يتم حلها إلا لو أن الناس الذين يسكنون المدن، كمعظمنا، يبدأون حقًا القيام بعمل أفضل، لأنه حتي الأن، لم نقم بهذا العمل الجيد. |
| Sürekli beni uzaklaştırmaktan vazgeçsen, beraber iyi işler çıkarabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا عزف الإيقاع سوياً لولا صدك لي باستمرار |
| İyi işler yaptı, Dani. Bunu inkâr etmiyorum. | Open Subtitles | لقد انهى عمل شرطي جيد |
| Gerçek bir başsavcı bu eyalette çok iyi işler yapabilir. | Open Subtitles | النائب العام الحقيقي يمكنه القيام بالكثير من الأعمال الخيرة في هذه الولاية |
| 21 yaşımdayken, "Biz, İtalyanlar iyi insanlarız ve Afrikada gayet iyi işler yapıyoruz." | TED | كنت أظن، وأنا في سن الواحد والعشرين، أننا، نحن الايطاليون، أهل خير وأناس طيبون وأننا نقوم بعمل جيد في أفريقيا |
| Bir Feldmareşal ve bir General, hepimizin Führer'inden daha iyi işler yapacaklarını ilan ediyorlar. | Open Subtitles | فيلدمارشال و جنرال أعلنا أنهما كان في إستطاعتهما أن يفعلا أشياء أفضل منه مَنِ الفيورر منّا كلنا ! ؟ |
| Oradaki Rus ekipleri için çok iyi işler yapmışsın. | Open Subtitles | لقد فعلتِ بعض الأعمال الجيدة لطاقمنا الروسي هناك |
| Kayıtlı seçmenlerimizin % 63 ü iyi işler yaptığımızı düşünüyor. | Open Subtitles | أن 63% من ناخبينا المُسجَّلين يعتقدون أن نُبلي بلاءً حسناً. |
| Burada iyi işler çıkartıyoruz, fakat... hastalarımızı duyarsız eşlerinden kurtarmaya söz veremeyiz. | Open Subtitles | نَفْعلُ خيراً عملاً هنا، لكن نحن لا نَستطيعُ الوَعْد بإنْقاذ مرضانا مِنْ الأزواجِ العديمو الحسِ. |
| Ama Dan ve ben bir yılda bazı iyi işler yaptık. | Open Subtitles | ولكنّي أنا و(دان) قد قمنا بعمل جيّد على مدار العام الماضي |
| - Bu arada iyi işler çıkarıyorsun burada. | Open Subtitles | بالمناسبة ظللتِ تقومين بعمل جيّد هُنا. |
| - Yine de, iyi işler yaptık. | Open Subtitles | لكننا قمنا بعمل جيّد. |
| Burada iyi işler yapabilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن أفعل الكثير من العمل الجيد هنا |
| Hatalı suçlamalarda bulunmaya başlayacak, buradaki yaptığın bütün iyi işler boşa gidecek. | Open Subtitles | لو بدأَ بتوجيه اتهامات خاطئة سينحَّل كُل العمل الجيد الذي قُمنا بهِ هُنا |
| Üzgünüm El. Burada iyi işler yaparız sanmıştım. | Open Subtitles | آسف ،اعتقدت اننا يمكننا ان نفعل بعض العمل الجيد هنا |
| İyi işler yaptı, Dani. Bunu inkâr etmiyorum. | Open Subtitles | لقد انهى عمل شرطي جيد |
| Gerçek bir başsavcı bu eyalette çok iyi işler yapabilir. | Open Subtitles | النائب العام الحقيقي يمكنه القيام بالكثير من الأعمال الخيرة في هذه الولاية |
| Bence çok iyi işler yapıyor. | Open Subtitles | اعتقد انه يقوم بعمل جيد جدا إذا نجح , في رأيي |
| Umarım orada iyi işler yapıldığını görürsün. Hoşça kal. | Open Subtitles | قد ترى هناك أشياء أفضل وداعاً |
| Şimdilik bu kadar. İyi işler yapın ve şans sizinle olsun. | Open Subtitles | الآن, الى الأعمال الجيدة وحظاً سعيداً دعونا نبدأ بالمغامرة |
| İnşaat şirketimizde iyi işler çıkarıyor. | Open Subtitles | إنه يبلي بلاءً حسناً في شركة الإنشاءات. أشكرك، جدي. |
| O mahallede iyi işler yaparsan, | Open Subtitles | حَسناً، تَفْعلُ خيراً عملاً في ذلك الحيِّ، |