| Ne Filistin ne de İsrail tarafında çözüme dair iyi niyet yok. | Open Subtitles | لم يكن هناك حسن نية من الجانب الفلسطيني وليس من الجانب الإسرائيلي |
| Ve iyi niyet göstergesi için de, size çamaşırhanede bir iş ayarladım. | Open Subtitles | بالواقع، كعرض ذي حسن نية أولي، لقد رتبت لك العمل في الغسيل. |
| İnançtaki Renk, tam anlamıyla sarıyla iyi niyet gösterenlere vurgu yapıyor. | TED | يمثل لون الإيمان حرفيًا تسليطًا للضوء على أصحاب النوايا الحسنة باللون الأصفر. |
| - Ne için? Sen benim için yaparsan ben de senin için bir şeyler yaparım. Biraz iyi niyet göster. | Open Subtitles | أنا أعمل لك، أنت اعمل لي ارنى بعض حسن النيّة |
| Rusların durumu kurtarmasına yardım etmek bir iyi niyet eylemi. | Open Subtitles | مساعدة الروس لحفظ ماء وجههم هو فعل لحسن النية |
| Bazı insanlar, iyi niyet kisvesi altında aşağılayarak sana ne yapman gerektiğini söylerler. | Open Subtitles | يظن بعض الناس أن من حقهم أن يملوا عليك مايجب عليك فعله إزدراء مع حسن نية |
| Onu geçitten iyi niyet göstergesi olarak geri göndermeyi bile düşünebiliriz. | Open Subtitles | حتى لو تركناه يعود عبر بوابة النجوم، كبادرة حسن نية |
| İyi niyet göstergesi olarak size vermeye hazırız. | Open Subtitles | ونحن مستعدين كي نسلمها لك كبادرة حسن نية من قبلنا |
| Bay McGarrigle, İngiltere size iyi niyet olarak ne gösterdi? | Open Subtitles | ماذا قدم لك البريطانيين كلمحة حسن نية يا سيد "ماكغراغل"؟ |
| Hiç olmazsa ona babasının kemiklerini iade edebiliriz. Bir iyi niyet gösterisi olarak. | Open Subtitles | اعطيه عظام والده, على الأقل كبادرة حسن نية |
| Arkadaşım Jesse'nin yerini ilk söyleyen kişi bir iyi niyet göstergesi olarak serbest bırakılacak. | Open Subtitles | اول من يخبرني أين يُحتجز صديقي جيسي ساطلق سراحه كبادرة حسن نية |
| Şu şekilde söylüyor: Sürdürülen iyi niyet ile arkadaşlık yaratılır. | TED | ويقول ما يلي: تحدثُ النوايا الحسنة المتواصلة الصداقة. |
| Bay Chambers, birazcık iyi niyet gösteremez misiniz? | Open Subtitles | سيدى, الا يمكنك ان تفترض النوايا الحسنة ولو قليلا ؟ |
| Aidat planını kabul edersem iyi niyet göstergesi isterim. | Open Subtitles | نعم، لا أعرف إذا كنت سأقوم بخطة التسديد هذه أنا بحاجة لعرض حسن النيّة كما تعرف |
| Aidat planını kabul edersem iyi niyet göstergesi isterim. | Open Subtitles | نعم، لا أعرف إذا كنت سأقوم بخطة التسديد هذه أنا بحاجة لعرض حسن النيّة كما تعرف |
| İyi niyet göstergesi olarak son müzakerelerden önce, | Open Subtitles | كبادرة لحسن النية قبل المفاوضات النهائية |
| Angier'in günlüğü, hani şu iyi niyet göstergesi. Sahte! | Open Subtitles | مفكرة انجيير , هذه البادرة على حسن النية إنها مزيفة |
| Biraz iyi niyet gösterin. Hala 4000 askeriniz olacak. | Open Subtitles | أظهري حسن نيتك ما يزال لديك 4000 جندي هناك |
| Belki sabah size, komidinin üstüne bir iyi niyet çeki yazmış olurum. | Open Subtitles | وعندها سأرى في أمر أن أعطيكم شيكاً بنية طيبة في الصباح. |
| İyi niyet, iyi sahne demektir. İyi sahne, iyi gösteri demektir. | Open Subtitles | نية حسنة لمجموعة حسنة تعمل شيء جيد لعرض جيد |
| İyi niyet | Open Subtitles | نيّة حسنةِ |
| Konuklarımız dövüşün dengeli olduğuna inanmalı iyi niyet boka dönüşmesin diye. | Open Subtitles | ينبغي ألاّ تقتله يجب أنْ يصدق ضيوفنا أنّ المباراة متوازنة |
| - Emmerich bir iyi niyet göstergesi. | Open Subtitles | -إمريك)، أنا أتولى الأمر) . كبادرة لحُسن النيّة. |
| Şimdi bir düşündüm de, iyi niyet pastası diye bir şey yoktu. | Open Subtitles | لقد ادركت للتّو بأنّه ليس هناك ما يدعى بـ كعك مثير للعطف |
| İyi niyet ihracatı olarak düşünün. | Open Subtitles | إعتبريه إظهار للنية الحسنة |
| İyi niyet göstergesi olarak İsrailli olmayan... tüm rehineler serbest bırakılacaktır. | Open Subtitles | لذا، تعبيراً عن حسن النية سيتم إطلاق سراح الغير إسرائيليين |
| Constantino buna iyi niyet anlaşması diyor. | Open Subtitles | .قسطنطينو يدعوها بحسن النية |