| Kardeşin hasta ve ona yardım etmek için ne kadar uğraşırsak uğraşalım asla iyileşmeyecek. | Open Subtitles | أخاك مريض و مهما حاولنا مساعدته لن يتحسن أبداً |
| Yani hapiste olduğu sürece iyileşmeyecek. | Open Subtitles | انت تعني انه لن يتحسن اذا بقي في السجن |
| Doktorlar iyileşmeyecek dediği hâlde küçük kızıma işkence ediyordu. | Open Subtitles | كانت تعذّب إبنتي، حتى بعد أن قال الأطباء أنّ حالتها لن تتحسن. |
| İyileşmeyecek. | Open Subtitles | لن تتعافى. |
| Ama onunki iyileşmeyecek. | Open Subtitles | أما هو، بالرغم من ذلك فلن يشفى. |
| İyileşmeyecek bir yara. | Open Subtitles | هو جرح لا يُشفى أبداً |
| Bak, ayağa kalkmazsan kalçaların düzgün iyileşmeyecek. | Open Subtitles | أنظري , إن لم تنهضي لن يلتأم وركاكِ بشكل صحيح |
| Efendim, o iyileşmeyecek. Çünkü öldü. | Open Subtitles | انه لن يتحسن ياسيدي ، انه ميت. |
| Ayrıca, Freddie Ridge o olmadan iyileşmeyecek. | Open Subtitles | إضافةً إلى أن فريدي ريندج" لن يتحسن بدونه |
| İyileşmeyecek. Sen de biliyorsun. | Open Subtitles | لن يتحسن أنت تعرف هذا |
| İyileşmeyecek. Sen de biliyorsun. | Open Subtitles | لن يتحسن أنت تعرف هذا |
| İyileşmeyecek diyorsunuz. | Open Subtitles | تقولين أنه لن يتحسن |
| Dur bakalım, gruptan biri iyileşmedi diye hepiniz iyileşmeyecek değilsiniz ya. | Open Subtitles | عدم تحسن حالة شخص واحد في المجموعة لا يعني أنّ حالتك لن تتحسن. |
| İyileşmeyecek. Ama onunla sürekli egzersiz yapıyorsunuz. | Open Subtitles | ـ لذا، لن تتحسن حالته ـ لكنك تفعل كل تلك التمارين معه |
| O iyileşmeyecek, değil mi? | Open Subtitles | إنها إنها لن تتحسن .أليست كذلك؟ |
| İyileşmeyecek. | Open Subtitles | لن تتعافى. |
| Ama onunki iyileşmeyecek. | Open Subtitles | أما هو، بالرغم من ذلك فلن يشفى. |
| Bu yara hiç iyileşmeyecek. | Open Subtitles | هذا الجرح لن يُشفى أبداً |
| Arkadaki kırıklardan biri yerinden çok kaydığı için tam olarak iyileşmeyecek. | Open Subtitles | أحد الكسور هو ذلك الشي هناك هذا الجرح لم يلتأم جيدا ولم يشفي |