| Hükümetin onu almasına izin verme, yoksa birçok Çinli öldürülür. | Open Subtitles | لا تدع الحكومة تستولي عليها والا سيقتل الكثير من الناس |
| Kimsenin seni görmesine izin verme. Özellikle de o bağıran adamlara. | Open Subtitles | لا تدع أي احد يراك خصوصا أولئك الرجال البخلاء الذين يصرخون |
| Ve ben dönene kadar kimsenin odaya girmesine izin verme, tamam mı? | Open Subtitles | هكذا أكثر أمناً، ولا تدعي أحد يدخل الغرفة حتى أعود ، حسناً؟ |
| Tamam. Daha yakında dur ama seni görmesine izin verme. | Open Subtitles | حسنٌ، أبقّ على مقربة و حسب، و لا تدعه يلاحظكَ. |
| Seni o gemiden ayıracak bir şey yapmalarına izin verme. | Open Subtitles | لا تدعهم يفعلون شيئًا يُبعدك عن برج قيادة تلك السفينة. |
| Kızları vurmalarına izin verme. Bu kadarı çok fazla. Nişan almışlar. | Open Subtitles | لا تسمح لهم بقتلهما، هذا مُبالغ به، إنهم يوجّهون المدافع نحوهما. |
| Seni öpmesine izin verme. Öptüğü zaman başın belaya giriyor. | Open Subtitles | نعم, لا تدعيه يقبلك, يبدو ان هذا هو ما يجعلك تقعين بالمشاكل |
| Duygularının yoluna çıkmasına izin verme! Şu aracı takip et! | Open Subtitles | لا تدع مشاعرك الشخصية تعيق مهمتك ، الحق بتلك الدراجة |
| Bir daha sakın, sakın haberim olmadan, birinin arkamda durmasına izin verme. | Open Subtitles | اياك ثم اياك ان تدع اي شخص يقف خلفى دون معرفتى بذلك |
| Dükkan sana emanet. Ve kimsenin yakınıma gelmesine de izin verme. | Open Subtitles | تولّ مسئولية الحانوت شينيير ولا تدع أى شخص ٍ يقترب منى |
| Eğer içeri girersen arkandaki kapının kapanmasına izin verme yoksa içeride kilitli kalırsın. | Open Subtitles | إذا ذهبت لهناك لا تدع الباب يغلق خلفك وإلا سوف تحتجز فى الداخل |
| İstihbaratlar arası çekişmenin doğru şeyi yapmanı engellemesine izin verme Lillian. | Open Subtitles | لا تدعي بعض المنافسة الداخلية تعترض طريق قيامنا بالصواب، يا ليليان |
| Kızların seni etkilemesine izin verme. Aynı anneleri gibi kılıksızlar. | Open Subtitles | لا تدعي ذينكما البنتين تثيران غضبك إنهما لئيمتان مثل أمهما |
| Benim için ne düşünüyorsan değişmesine izin verme. tamam mı? | Open Subtitles | أيًا يكُن ما تتعلمه، لا تدعه يغير مشاعرك إتجاهي، حسنًا؟ |
| "Bana bir şey olursa, bunu bulmalarına izin verme" dedi. | Open Subtitles | وقالت إن حدث لي شيئاّ لا تدعهم يعثروا عليهم |
| Albay O'Neill'ın Byrsa'nın verdiği... cezaya karşı gelmesine izin verme. | Open Subtitles | لا يجب أن تسمح للعقيد اونيل لانكار عقوبة يستحقها البيرسا |
| Fakat gitmeden önce bana şunu dedi, "Eğer bu iş için harika birini bulursan mükemmel demek istiyorum gitmesine izin verme." | Open Subtitles | لكن قبل أن تغادر قالت لي إذا وجدت شخص رائع لهذه الوظيفة أقصد مثالي لا تدعيه يذهب |
| Walter, davulu al. Zainab'e olanları anlat ama gelmesine izin verme. | Open Subtitles | خذ الطبل ، قل لزينب ما حدث ولكن لا تدعها تأتي |
| Aynen! Yarın trendeki işin bu. Bu listenin açığa çıkmasına izin verme. | Open Subtitles | بالضبط, هذه ستكون مهمتك غدا على القطار لا تجعل هذه القائمة تتسرب |
| Meraklanma. Ayrıca onların seni gaza getirmesine izin verme. Kendini yaralayabilirsin. | Open Subtitles | لا تقلقي , لا تسمحي لهم بأن يضايقوكِ لكي تؤذي نفسك |
| Bunu yapmasına izin verme. Bize bunu yapmasına izin verme. | Open Subtitles | رجاء, لا تدعيها تقوم بذلك لا تدعيها تقوم بذلك معنا |
| Benim bu yüz dolarla buradan kalkmama izin verme tamam mı? | Open Subtitles | لا تدعني أخسر آخر 100 دولار أملكها على وجه الأرض, حسنا؟ |
| Yalnızca onları bahçede tut ve sokakta bisiklete binmelerine izin verme. | Open Subtitles | فقط ضعيهم في الفناء الخلفي ولا تدعيهم يركبون دراجاتهم في الشارع |
| Kellene değer veriyorsan, babasının bunu duymasına izin verme. | Open Subtitles | لاتدع والدها يسمعك تقول هذا ليس إذا كنت تقدر رأسك |
| Bir; kimseye zarar vermeme izin verme. Bunu istemeyiz. Ancak sen insanları bilirsin. | Open Subtitles | واحد، لا تدعيني أؤذي أحداً، لا يمكننا السماح بهذا، وأنتِ تعرفين طبيعة البشر |
| Bak, seni çok iyi tanımıyorum, ama ona bir şey olmasına izin verme. | Open Subtitles | أعرف أننى لم أعرفك جيدا لكن لا تجعله يصاب بسوء أعده إلي سالماً |