| Asla birinin size başaramayacağınızı söylemesine izin vermeyin. | TED | لا تدع أيا كان يخبرك أنك لا تستطيع تحقيق ذلك. |
| Bunu yapmasına izin vermeyin. Ne bilmek istiyorsanız söyleyeceğim! | Open Subtitles | لا تدعوه يأخذنى سأقول لكم ما تريدون معرفته |
| Sizi övmesine müsade edin ama asla kafanıza girmesine izin vermeyin. | Open Subtitles | لقد قدرت عملكم لا تدعوا هذا يكبر رؤوسكم ؟ |
| Buna izin vermeyin! Çünkü buna para yatırdım. | Open Subtitles | لا تدعوهم يعطونكم شيئا لأنه ملكي وقد دفعت الثمن |
| Bakın, bu Cesare. Ona gelecekten haber vermesine izin vermeyin, aksi halde ölürsünüz. | Open Subtitles | أنظر هاهو سيزار لا تدعه أبداً يخبرك بمصيرك و إلا فأنت هالك |
| Memurlar onu yakaladı. Sizi yakalamalarına da izin vermeyin. | Open Subtitles | ظابط المراقبه عرف مكانه لا تدعهم ياخذونك |
| Görsel temasi koruyun, hareket etmesine izin vermeyin! | Open Subtitles | استمروا في التواصل البصري لا تدعوها تتحرك |
| Başka birinin bu yeri almasına izin vermeyin. | TED | لا تدعي أي شخص آخر يأخذ منك هذا المنصب. |
| Fakat bu doğru değil. Kimsenin size bunu zaten hepimizin bildiğini söylemesine izin vermeyin. Çünkü bilmiyorduk. | TED | وهذا ليس صحيحا. لا تدع أحدا يقول لكم أن كنا نعرف هذا من قبل، لأننا لم نكن نعرف هذا بالفعل. |
| Besin etiketlerinin veya reklamların sizi aldatmasına izin vermeyin. | TED | لا تدع الملصقات الغذائية أو الإعلانات تخدعك |
| Bu yüzden, düzmece bir söylencenin sözde tembel beyniniz hakkında suçlu hissetmenize izin vermeyin. | TED | لذا لا تدع أسطورة احتيالية تشعرك بالذنب تجاه كسل دماغك المفترض. |
| Hadi. Tamam. Gelen olursa, tabuta bakmalarına izin vermeyin. | Open Subtitles | إذا ما قدم أحدهم إلى هُنا لا تدعوه ينظر إلى داخل التابوت هل فهمتما؟ |
| General Nikos sizin kralınız değil! Özgürlüğünüzü almalarına izin vermeyin! | Open Subtitles | الجنيرال نكوس ليس ملككم لا تدعوه يأخذ حريتكم |
| İyi geceler. Keyfinize bakın. Tahtakurularının sizi ısırmasına izin vermeyin. | Open Subtitles | تصبحون على خير لا تدعوا حشرات الفراش تنال منكم |
| Lütfen... yüzünde parlayan o ışığın sönmesine izin vermeyin. | Open Subtitles | أرجوكم لا تدعوا الضياء الذي يسطع من وجهها البريء ينطفيء |
| Sadece yakalayın. Kaçmalarına izin vermeyin. | Open Subtitles | فقط أمسكوا بهم و لا تدعوهم يغادرون من هنا أحياء |
| Hepinizi mahkemeye vereceğim! Kaçmasına izin vermeyin! Bırakın beni! | Open Subtitles | اطفالك سيكونون كلهم سيستمعون من محاميي لا تدعه يفلت بعيدا |
| Rahatlayın. Sizi sindirmelerine izin vermeyin. | Open Subtitles | الآن اسمعوني عليكم أن تنطلقوا لا تدعهم يؤثرون عليكم |
| Aman tanrım. Burada kalıp tohuma kaçmasına izin vermeyin. | Open Subtitles | يا إلهي لا تدعوها تبقى هنا واذهبن بسرعة |
| Yapmayın. O salağın Noel'i mahvetmesine izin vermeyin. | Open Subtitles | هيا كيلي لا تفعلي هذا لا تدعي ذلك الوضيع يدمر عيد الميلاد |
| Bu şekilde bitmesine izin vermeyin, Kaptan. | Open Subtitles | لا تدعها تنتهي بهذا السبيل، أيها القائد. |
| Morley Safer Gazetecilik Okulu'nun "Kendin Yap Kendin Kur" okulu olmasına izin vermeyin. | Open Subtitles | لا تسمحوا لجامعة مورلي سيفر للصحافة أن تتحول إلى جامعة هوم ديبو للصحافة |
| Ben söyleyesiye kadar, koşmalarına izin vermeyin. | Open Subtitles | ابقى تلك الكلاب على المقود لا تتركه يذهب مالم اخبره بنعم |
| Gururun önünüze çıkmasına izin vermeyin. İsteklerinize ulaşmanıza faydası olmaz. | Open Subtitles | لا تجعل الكبرياء يعوق الطريق لن يحقق لك ما تريد |
| Lütfen buna izin vermeyin. Yapabileceğiniz bir şey olmalı. Lütfen. | Open Subtitles | أرجوك, لا تسمح بهذا حتماً هناك ما يمكنك فعله, أرجوك |
| Hadi çocuklar. Sizi itip kakmalarına izin vermeyin. Hadi. | Open Subtitles | هيا يا أولاد , لاتدعوهم يدفعونكم بعيداً |
| Bayrağı lekelemesine izin vermeyin! O adama ateş açın! | Open Subtitles | لا تتركوه يدنس هذا العلم أطلقوا النار على هذا الرجل |