| Dr. Jessup, ensefalografi sonuçlarını çok ilginç buldu. | Open Subtitles | وجد الدكتور جيسوب دليل على أن التجربة مثيرة للاهتمام بشكل خاص. |
| Mektuplarda hiç Jessup ya da Victor gibi isimlere rastladın mı? | Open Subtitles | هل لاحظت اسم جيسوب أو فيكتور على أي من الرسائل؟ |
| Bir dakikanızı alacağız. Bay Jessup'un zaten bir yere gideceği yok. | Open Subtitles | لن يستغرق الأمر إلا دقيقة يا سيد جيسوب لن يذهب إلى أي مكان |
| Jessup, Santiago'nun ayrılabileceği ilk uçuşun ertesi sabah 06:00'da olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | قال (جيساب) أن أول طائرة كانت في السادسة صباح اليوم التالي |
| Jessup, oğlum için AMBER alarmı başlatmanı istiyorum. | Open Subtitles | جيسيب ، اريدك ان تطلق انذار للعثور على أبني |
| Görüyorsunuz, Bay Jessup'u Bay Caldwell'e telefon etmeğe ikna ettim, | Open Subtitles | لقد أقنعت السيد " جوسيب " للاتصال " بالسيد " كودويل |
| Bu arada, ekstresi Psikolog Roland Jessup ait birkaç ödeme gösteriyor. | Open Subtitles | كشوف حساباته المصرفية في هذه الأثناء هناك عِدّة مرات قام بها بالذهاب إلى الدكتورِ رولند جيسوب |
| Dr. Jessup ilk denemesiydi, sen de ikincisi. | Open Subtitles | الدكتور جيسوب كان محاولته الاولى وانت كنت الثاني |
| En son İslam dinini seçtiği Jessup Islahevi'nde tutukluymuş. | Open Subtitles | و كان مؤخرا سجينا فى اصلاحيه جيسوب لتأهيل السلوك حيث قام رسميا باعتناق الاسلام |
| Jessup'ta ağrı kesici reçeteleriyle torbacılık yapıyormuş. | Open Subtitles | قام بفعل نيكل في جيسوب يتعامل بوصفات طبية لالم |
| Ve gerçek şu ki, Jessup evin ya da gecenin yakınında hiçbir yerde değildi. | Open Subtitles | والحقيقة أن " جيسوب " لم يقترب أبداً من أي منزل في أي ليلة |
| Jessup aslında epeyce tuhaftır. | Open Subtitles | جيسوب هو أجمل عقارب ساعة يمكن أن تراه. |
| Bu bey adı gerçekte Jessup olmayan Bay Jessup. | Open Subtitles | هذا السيد جيسوب واسمه الحقيقي ليس جيسوب |
| Eğer Bane Jessup'ın hapishaneden kaçmasına yardım etmediyse, hayır. | Open Subtitles | مالمتساعدالمجرم"باين جيسوب" على الهروب من السجن، لا |
| Jessup'ın ilk uçuşun saat 06:00'da olduğuna yönelik ifadesi bir yalan. | Open Subtitles | تصريح (جيساب) بأن رحلة الساعة السادسة كانت أولى الرحلات المتاحة كذبة |
| O gecenin kule kontrol kaydı buldum. Jessup doğruyu söylüyor. | Open Subtitles | لقد أحضرت سجل برج المراقبة لهذه الليلة (جيساب) لا يكذب |
| Kazanmak için, Jessup'ın mahkeme üyelerine Kırmızı Kod emrini verdiğini söylemesi gerek. | Open Subtitles | لنفوز، يجب أن يقول (جيساب) لأعضاء المحكمة أنه أعطى الأمر بالعقاب الأحمر |
| Ve o insanların beni izlemeyi bırakmasını istiyorum! Jessup. Şimdi park ettim. | Open Subtitles | وأريد من هؤلاء الناس ان يتوقفوا عن مراقبتي جيسيب ، لقد وصلت للتو |
| Hayatında bir kere olsun, Jessup, işini unutsan. | Open Subtitles | لمرة واحدة فى حياتك ، جيسيب فقط أنسى بشأن عملك |
| Ama Jessup adına leke sürülmediğine emin olmak için burada kalacağım. | Open Subtitles | لكنني سأظل هنا لأتأكد أن إسم "جيسيب" لن يتلطخ |
| Ben Marek Barlbobi, Network News, Jessup, Mississippi. | Open Subtitles | محدثكم " ميريك بوربوبي " الشبكة الإخبارية مقاطعة " جوسيب " " ميسي سيبي " |
| Bayan Jessup sizi görmek istiyor. | Open Subtitles | هُنالِكٌ سيدة تدعى بـ " جوسيب " ترغب برؤيتِكٌ |
| Philip Jessup'un DNA'sı olay yerinde bulunan DNA'yla %99.4 eşleşiyor. | Open Subtitles | الحمض النووي ل (فيليب جايسب) يطابق 99.4 بالمئة الحمض النووي الموجود بمسرح الجريمة |