| Pişman değilim. Köle ticaretine karşı gerekli bir ders verilmesi gerekiyordu. | Open Subtitles | كان ذلك درسا ضروريا في حملتي ضد تجارة الرقيق. |
| O halde, Portekiz gemisi Tecora... bu sularda Köle ticaretine girişebilir? | Open Subtitles | كيف إذاً يمكن لسفينة "التيكورا" أن تنخرط في تجارة الرقيق في هذه المياه؟ |
| Köle ticaretine bir son vermek ve toplumu ıslah etmek. | Open Subtitles | إخماد تجارة الرقيق وإصلاح المجتمع |
| Demir Bankası'nın Köle ticaretine hatırı sayılır bir altın yatırdığını düşünüyorum. | Open Subtitles | أخمّن أن المصرف الحديديّ استثمر الكثير من الذهب في تجارة العبيد. |
| Yeni kuzey Afrika hükümetlerinden görev almıştı, Köle ticaretine son vermek için. | Open Subtitles | لقد حصل على تفويض من حكومات شمال أفريقيا الجديدة لكى ينهى تجارة العبيد |
| Bunlar Köle ticaretine harika bir şekilde ışık tutabilir. | Open Subtitles | يمكنه أَن يسلط الضوء على تجارة العبيد |
| Bir keresinde Köle ticaretine karıştığınızdan bahsetmişti. | Open Subtitles | الأكثر استخداما في غامبيا والسنغال، ومالي)؛ وقد ذكركَ مرةً عندما كان متورطاً في تجارة الرقيق |
| Demir Bankası'nın Köle ticaretine hatırı sayılır bir altın yatırdığını düşünüyorum. | Open Subtitles | أخمن أن "البنك الحديدي" يستثمر كميات كبيرة من الذهب في تجارة العبيد |