| Sizin yaptığınız gibi kötülükle savaştığımı söylememin yardımı dokunur mu? | Open Subtitles | إننى أقول لك أننى أحارب الشر كما تحاربه أنت تماماً |
| Çünkü erkekler tek başına böylesi bir kötülükle başa çıkamazdı. | Open Subtitles | لأن الرجال وحدهم لن يكونوا قادرين على مثل هذا الشر. |
| Sadece ölüler iiçin çabalamıyorum aynı zamanda kötülükle de savaşıyorum. | Open Subtitles | ليس فقط من أجل الموتى ولكن أيضا للقتال مع الشر |
| Aksi halde bizi yok edecek olan kötülükle savaşmak için elimizden geleni yaparız. | Open Subtitles | نحن نعمل ما نحن يمكن أن لمحاربة الشرّ الذي يحطّمنا ما عدا ذلك. |
| Aku gibi bir kötülükle tekrar karşılaşmamak umuduyla yılların emeğiyle şanlı geçmişimizi yeniden kurduk. | Open Subtitles | بعد سنوات من العمل المضني اعدنا بناء ماضينا المجيد علي أمل ألا نواجه مجدداً شراً مثل شر آكو |
| hem de insan oğlunun yüreği kötülükle dolu ve ömürlerinin devamınca yüreklerinde delilik var ve ondan sonra ölülere katılıyorlar. | Open Subtitles | قلوب بني البشر مليئة بالشر. الجنون يعشع في قلوبهم بينما هم أحياء . و بعد كل هذا مصيرهم الموت. |
| Çünkü kötülükle ondan saklanarak savaşılamayacağını biliyordu. | Open Subtitles | لأنه كان يعرف أنه لا يمكن محاربة الشر من خلال الإختباء منه |
| kötülükle karşı karşıya kalmak tehlikeli olabilir. | Open Subtitles | نعم , المواجهة مع الشر يمكن أن تكون خطيرة |
| Buffy bunun, kötülükle savaşırken olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | بافى أكدت لى أن هذا حدث أثناء محاربة الشر |
| Belki üzerine şort falan giymelisin, elbette bugün kötülükle savaşmak istiyorsan. | Open Subtitles | يفضل أن تلبس شورتاً، إن رغبت بالاستمرار في محاربة الشر |
| Ne kadar zamandır kötülükle savaşıyorsun? | Open Subtitles | كم مضى و أنت تحارب الشر ؟ أنا بدأت للتو , و لكن لدى بعض الحركات |
| Onlara ihtiyacım var. Arkadaşlarım kötülükle savaşırken onlara yardım etmek için kullanıyorum. | Open Subtitles | أنا أحتاجهم, أنا استخدمهم لمساعدة أصدقائى فى محاربة الشر |
| Ben de burada kötülükle savaşmak için kullanacağım, sizin yaptığınız gibi. | Open Subtitles | و أنا ساستخدمهم هنا لمحاربة الشر مثلما فعلتى |
| Konsey, kötülükle savaşır Avcı bu savaşın bir aracıdır. | Open Subtitles | المجلس يحارب الشر.والمبيدة هي الأداة التي يمكننا القتال بها |
| Gözlerini gördüm. Acıyla doluydular, kötülükle değil. | Open Subtitles | لقد رأيت عينيه فلقد امتلأتا بالألم، وليس الشر |
| Bugün Paige'i görmedin buraya gelip gelecek kötülükle savaşmamız için yalvardı. | Open Subtitles | حسناً ، أنتِ لم تري بيج اليوم أتت إلينا لتتوسل لنا لنحارب الشر القادم |
| Lakin, şimdi kötülükle yüzleşip 10 yaşında olduğun günlere dönmelisin. | Open Subtitles | لكن الآن يجب أن تتحدى الشر وترجعى للوقت عندما كنت فى العاشره |
| Ki bu mantıklı, çünkü hay-adam ya da her neyseler doğaüstü kötülükle değil, dikkatsiz büyüyle yaratıldı. | Open Subtitles | وهذا منطقي، لأن المتحوّلون أو أياً كانوا قد خُلِقوا من سحر عادي وليس من الشرّ الخارق |
| Sanki uzun süredir kalbindeki büyük bir kötülükle mücadele ediyordu ve aniden kötülük onu alt etmişti. | Open Subtitles | كانت كأنه يحارب شراً كبيراً بداخله طوال الوقت و فجأةً , طغت عليه |
| diğer bir deyişle kötülükle ilgili Tanrının düşüncesi bir gün tamamen onu yoketmektir. | Open Subtitles | بكلمة أخرى, نية الإله المتعلقة بالشر و تحطيمه يوماً ما |
| "Kötülüğe kötülükle karşılık vermeyin." | Open Subtitles | "وسترون أن لا أحد سيجازى عن مافعلهُ الآخر |
| - kötülükle dolu kalp. | Open Subtitles | - قلب ملئ بالقذارة |
| Kadim kehanetler, Mordred ile Morgana'nın kötülükle birleşeceği bir ittifaktan bahseder. | Open Subtitles | (لـ (موردريد) و (مورجانا حتى يتحدوا في الشرور |
| - "Kötülüğe kötülükle cevap vermemek." | Open Subtitles | "تحول خدك الآخر" - ...بصراحة - |