| 1.50 boyunda, cinsellik açısından tatmin olmuş bir karım var belli ki küçük şeylerle nasıl ilgileneceğimi iyi biliyorum. | Open Subtitles | حسنًا، إن زوجتي بطول 4 أقدام و10 إنشات ومتشبعة جنسيًا لذا من الواضح أنّي بارع بالتعامل مع الأشياء الصغيرة |
| Bir şövalyeye zahmet veren bu küçük şeylerle rahatsız edilen soylu bir adamdı. | Open Subtitles | النبيل، يتظايق من تلك :الأشياء الصغيرة التي تزعج الفارس |
| Böyle küçük şeylerle ilişkilerin yıkılmaması gerekiyor. | Open Subtitles | أن الأشياء الصغيرة لا تستحق أن ندمر علاقاتنا بسببها |
| Amcanıza da hizmet ettim ve çürüme her zaman küçük şeylerle başlar. | Open Subtitles | لقد خدمت عمك كما تعلمين وأعرف أن معظم النار من مستصغر الشرر. |
| Üstelik, Filistinliler için yabancı olan ve benim sevdiğim bir müzik türü olan folk müzik gibi bir takım küçük şeylerle iletişim kurduk. | TED | وتواصلنا عبر أشياء صغيرة جدًا، مثل حبي للموسيقى الريفية، والتي تعتبر غريبة جدًا على الفلسطينيين. |
| O zamanlar küçük şeylerle mutlu olurduk, kutu içeceklerin kapakları gibi. | Open Subtitles | إنها الأشياء الصغيرة مثل، ، عصابة تسحب على علب الصودا |
| Cinayet ve aşk. Her zaman küçük şeylerle ilgilidir. | Open Subtitles | هو دائما عن الأشياء الصغيرة. |
| Büyük olaylar, küçük şeylerle başlar. | Open Subtitles | ان معظم النيران تبدأ من مستصغر الشرر |
| Diyor ki küçük şeylerle başlar, hafif sesler gibi küçük titreşimler, kırpışan bir ışık, akan bir su, veya bir arının vızıltısı gibi. | Open Subtitles | يقال بأن هناك أشياء صغيرة كأصوات ذبذبات صغيرة مثل أزيز النور الكهربائي أو المياه, أو صوت النحلة |
| Biz de küçük şeylerle avunduk... | Open Subtitles | لذا اعتمدنا على أشياء صغيرة... ... |