| Toprağı işlerken, içindeki küçük yaratıklara zarar vermekten kaçınmazsın. | Open Subtitles | انظر، حينما تكون مدفوناً في التراب، لا يسعكَ تجنُّب أذى المخلوقات الصغيرة. |
| Bunun üzerine kalabalık halde yaşayan, başparmak ile işaret parmağı arasında tutulabilen o küçük yaratıklara döndüm: Ekosistemlerimizin temelini oluşturan küçük şeylerdir onlar. O küçük şeyler, söylemek istiyorum, dünyayı asıl idare eden canlılardır. | TED | لذا فقد تحولت الى المخلوقات الصغيرة التي يمكن حملها بين الأصبعين الإبهام و السبابة: الأشياء الصغيرة التي تؤلف نظم أنظمتنا الحيوية. الأشياء الصغيرة، أرغب بالقول ، التي تدير العالم. |
| Hayatımın 20 yılını bunlar gibi acınılacak küçük yaratıklara boşu boşuna harcadım. | Open Subtitles | أنا اهدر 20 عاما من حياتي على المخلوقات الصغيرة مثيرة للشفقة مثل تلك . |