| Ama böyle bir bağlantı başlangıç hikâyemizi daha da ilginç kılıyor. | Open Subtitles | و لكن هذا النوع من الإتصال يجعل قصة أصلنا أكثر إقناعاً |
| Gördüğünüz gibi, 4. çeyrekteki mali tahminler bu işi çok önemli kılıyor. | Open Subtitles | لذا، وكما ترون، التوقعات المالية للربع الرابع يجعل هذا الشيء كالضربة القاضية |
| Bu durum, eğitimi pek çok kişi için maddi olarak imkânsız kılıyor. | TED | هذا يجعل التعليم غير ممكن للكثير من الناس. |
| Henry kendinde değil, ve bu kadın hayatı daha katlanılmaz kılıyor, sadece bizim için değil tüm Fransa için. | Open Subtitles | هنرى ليس هنري.. وهذه المرأة تجعل الحياة لا تطاق ليس فقط من أجلنا ، بل من أجل فرنسا كذلك. |
| İnsanların çok iyi bir içerik oluşturarak, hayatlarını kazanması için bu aramaları daha etkin kılıyor ve içeriği daha iyi duruma getiriyor. | TED | تجعل المحتويات أفضل، تجعل البحث أفضل، عندما يستطيع الناس تأمين الدخل من إنتاج محتويات عظيمة. |
| Öyle. Bu da bunu anlamsız kılıyor. Neden bizim geçidimizi alsınlar ki? | Open Subtitles | يبدو كذلك , مما يجعله غير منطقي لم سيقومون بأخذ بوابتنا ؟ |
| Bu, söylemediğin zamanları çok daha katlanılmaz kılıyor. | Open Subtitles | و هذا ما يجعلها صعبة للغاية عندما لا تكون كذلك |
| Bu tür anlar, muhabirliği çok zor kılıyor. | Open Subtitles | هذه اللحظات تجعلك أسفاً أنك أجريت تحقيقاً. |
| Bu ise onları daha alçakgönüllü, daha savunmasız ve insana daha yakın kılıyor. | TED | ما يجعل الشركات أكثر تواضعا، وأكثر ضعفاً وأكثر إنسانية. |
| Otomatik olması, ulaşım ağını ölçeklendirmeye yardım ediyor ve bence uçağı da daha güvenli kılıyor. | TED | التحكّم الآلي يسمح بجدولة شبكة الطيران، وأعتقد فعلًا أنه يجعل الطائرة أكثر أمانًا. |
| Bu da politik sistemi etkisiz kılıyor, çünkü yaşamımızı şekillendiren güçler üzerinde bir kontrolü yok. | TED | إنه يجعل النظام السياسي غير مؤثر لانه ليس لدينا السيطرة على القوى التي تشكل حياتنا |
| Bu, bir sistemin şu anki durumu hakkında birçok bilgi olsa bile ne olacağını tahmin etmeyi neredeyse imkânsız kılıyor. | TED | وهو ما يجعل التّنبأ بما سيحدث مستحيلاً، حتى لو توافرت لدينا معلوماتٌ كثيرةٌ عن الوضع الحاليّ للنظام. |
| Bu onların katkısını boş ve anlamsız mı kılıyor? | TED | هل يجعل هذا مساهمتهم دون جدوى ودون معنى؟ |
| Bu da bir salgını zaman ve mekan açısından takip ederek bir yardım koordine etmeyi inanılmaz zor kılıyor. | TED | وهذا الأمر يجعل من تعقب حالة وبائية عبر المدى والزمن وتنسيق استجابة عملية بالغة الصعوبة. |
| Bu mercan resiflerini tahmin ettiğimizden daha çok korunmasız kılıyor. | TED | وهذا من شأنه أن يجعل الشعاب المرجانية أكثر عرضة مما نتوقعه حاليا. |
| Bu da atık bulaşması ile ilgili ikinci ve üçüncü soruyu geçersiz kılıyor, ve Beatrice aleyhine açılan davayı sona erdiriyor. | Open Subtitles | فى كل بنوده و الذى يجعل السؤال الثانى و الثالث بلا أهمية و بذلك تنتهى القضية ضد بيتريس |
| Ve sanıyorum ki, bunların hepsi, anlamayı mümkün kılıyor. | TED | وأنا أعتقد أن كل هذه الأشياء تجعل الفهم ممكنًا. |
| Yüce bir amaç ama bana sorarsanız böyle bir gemi bunun gibi birini tümüyle gereksiz kılıyor. | Open Subtitles | تأكدوا أن هدفكم هذا جميل لكن يبدو لي أن سفينة مثل هذه تجعل تلك السفينة زائدة عن الحاجة قليلاً |
| Ama yeteneğimiz senin okuduğun türden bir aşkı imkansız kılıyor. | Open Subtitles | ولكن قوانا تجعل هذا النوع من الرومانسية التى قرأتها عنها فى الكتب |
| Bu bir sanatçının iki karadelik çarpışması yorumu, ki bu da onu izlemeye değer kılıyor. | TED | وهذا تصوير فني لتصادم ثقبين أسودين، وبالأمانة يجعله يبدو مستحقاً للمشاهدة. |
| Washington-Baltimore yoluna yakın olması, burayı, banliyöde yaşayanlar için ideal kılıyor. | Open Subtitles | قربها من وسط المدينة ومن الطريق الرابط بين بالتيمور وواشنطن يجعلها مثاليّة للمسافرين إلى واشنطن هذاأمرٌ مفروعٌ منه |
| Cinayete teşebbüs nasıl sizi bu dünyaya daha yakın kılıyor? | Open Subtitles | كما اُمرنا الرب كيف تكون تهمة الشروع بالقتل تجعلك اقرب إلى اوامره؟ |
| Ayrıca uygun bir vericiyi bulmayı da inanılmaz zor kılıyor. | Open Subtitles | و يجعلُ منَ الصَعب جداً أيضاً إيجاد مُتبرِّع مُناسِب |
| Bu yetkilileri mutlu kılıyor, şirket merkezini mutlu kılıyor. | Open Subtitles | هذا ما يبقينا في العمل أنت تعلم إلى أين سأصل بعد ذلك |
| Bizi ayıran... bu mesafeler... tekrar bulaşmamızı... imkansız kılıyor. | Open Subtitles | هذه المسافات التى تفرقنا أن نتقابل ثانيه غدا قد يكون أو لا يكون |