"kırmıştı" - Translation from Turkish to Arabic

• كسر
• كسرت
• حطم
• بكسر
• وكسرت
• كسرها
• لقد كُسر
• فكسرت
• فطر
• كَسرتْ
• حطمه
• انكسرت

Aşağılık herif kolumu kırmıştı.
من كورسيكا منذ سنتان أبن العاهره كسر زراعى

Onu tanıyorum. İki yıl önce Korsika'dan. Aşağılık herif kolumu kırmıştı.
انى اعرفه.قبل سنتين فى كورسيكا ابن العاهره كسر زراعى

Sunita, yüzyıllardır süregelen kast durumunu kırmıştı.
كسرت سونيتا فرض القيود الطبقية القديمة التي دامت لقرون في الهند.

Bu kısmı farklı ama adam kolunu kırmıştı.
حسناً، هذا الجزء مختلف ولكن الرجل كسرت ذراعه

Oğlumuz ikinci sınıfta iken gol atma rekorunu kırmıştı.
ابننا حطم الرقم القياسي لأكبر عدد تسديدات على المرمى في سنته الثانية.

Babam, Rey Near Dağının zirvesine 200m kala ayağını kırmıştı.
أبي كسر رجله على بعد 700 قدم من قمة جبل ما

Çok uzun bir vaka olacak. Graham ikinci sahaya kayarken kolunu kırmıştı.
جراهام كسر يده حينما إنزلق للقاعدة الثانية

Uzağa gittiğinde, kalbimi kırmıştı.
في الغالب بسبب أنه عندما زور موته كسر قلبي

100 dolar için bacağımı kırmıştı. Çılgınca, değil mi?
لقد كسر رجلي لأجل 100 دولار هذا جنوني، أليس كذلك؟

ama hatırlarsın bir keresinde annemin antik vazosunu kırmıştı.
لكن تذكري تلك المرة عندما كسر مزهرية أمي العتيقة؟

Evet, kuzeni beysbol sopasıyla parmağımı kırmıştı.
إبن عمه هو من كسر إصبعي بمضرب كرة البيسبول

Sanırım hayır. 12 yaşındayken patenle bileğini kırmıştı.
لا لقد كسرت كاحلها عندما كانت في الثانية عشرة وهي تتزلج

Bana hayatına tek başına devam edeceğini söylediğinde evet, bu kalbimi kırmıştı.
عندما قالت لي كانت تتحرك على، نعم، انها كسرت قلبي.

- Bir sene önce kolunu.. ...ve ondan önce de köprücük kemiğini kırmıştı.
إنها كسرت ذراعها قبل عام أو نحو ذلك، وعظمة ترقوتها في وقت ما قبل ذلك.

Bayan Nora Brent hangi ızgarada kırmıştı ayakkabısını?
وبأي حاجز حديد كسرت الآنسة "نورا برينت" حذائها؟

Yüzücüydü, lisede bütün rekorları kırmıştı.
كان سباحاً، حطم جميع الأرقام القياسية في الثانوية

Hatırlıyorum da, Mitchell bir keresinde kalın bir pencere camını eliyle kırmıştı.
أتذكر ميتشل في إحدى المرات قام بكسر زجاج نافذة سميك بضربة كاراتيه

Attığım bir taş sekip,dişimi kırmıştı.
رميت طوبه على الحافه ولكنها ارتدت وكسرت اسنانى

Tıpkı fısıldayan savaşçılar vazosu gibi. Bir seferinde biri onu kırmıştı.
مثل جرّة الأرواح الهامسة لقد كسرها شخص ما ذات مرة

Jeremy 6 yaşında bu iskeleden atlarken kolunu kırmıştı. Babam şurada bana balık tutmayı öğretirdi.
لقد كُسر ذراع (جيريمي) حينما كان يفقز للغطس إرتطاما بهذا الرصيف، آنما كان بالسادسة.

Düşüp bacağını kırmıştı. Kötüydü. Kırılan kemik dışarı çıkmıştı.
لقد وقعت فكسرت قدمها بطريقة سيئة وخرجت عظمتها من مكانها

Tanrım, lisede o çocuk senin kalbini kırmıştı. İkiye bölmüştü.
رباه، ذلك الفتى فطر قلبك في الثانوية، قسمه نصفين.

Annem 10 yıl önce uyluk kemiğini kırmıştı, şimdi ise bir tavşan gibi koşabiliyor.
كَسرتْ أمُّي ياقةَ عظمِ الفخذ لديها قبل 10 سنوات والآن، تَرْكضُ.

Anlayın işte, onun kalbini kırmıştı.
إنه... لقد حطمه

Biliyor musun, bir arkadaşım elini kırmıştı ve alçıya almışlardı.
أحد أصدقائي منذ فترة مضت انكسرت يده ووضعها في جبيرة