| David'le beraber Eastern Shore'daki kulübe geldiğiniz gecede giydiğin kıyafetle aynı renk. | Open Subtitles | نفس لون الفستان الذي ارتديتِه تلك الليلة رأيتكِ وديفيد تخرجان من ذلك النادي على الشاطئ الشرقي |
| Sadece üzerime hızlıca çekebileceğim ilk kıyafetle seninle evlenmek istiyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أُريد أن أتزوجك بأقصى ماأستطيع في الفستان الأول الذي أجده |
| - Unut gitsin bu fikri. Midyeler için savaşırken bu kıyafetle çok aptal gözükürdüm. | Open Subtitles | انسي الأمر ، سأبدو غبياً جداً بهذا الزي لو تجولت وصارعت المحار |
| Bu kıyafetle gidemezsin. Üzgünüm ... | Open Subtitles | لايمكنك الذهاب مرتدياً هذا الزي ..أنا سـ |
| Eğer beni utandıracaksan bunu en azından uygun kıyafetle yap. | Open Subtitles | إذا كنتِ تريدين إحراجي على الأقل افعليها بملابس ملائمة. |
| Herkes sana baksın diye mi bu kıyafetle bahçede dikiliyorsun? | Open Subtitles | هل تقفين في فنائي مرتدية هذا ليراكِ كل رجل؟ |
| Bu kıyafetle skindirik bir manken gibi duruyorum değil mi? | Open Subtitles | أبدو كتمثال لعرض الأزياء في هذا اللباس , أليس كذلك ؟ |
| Aynı kıyafetle dönmek için, çok zaman geçirmedin mi? | Open Subtitles | بالتأكيد ، لقد استغرقت وقتا طويلا لتعودى مرة أخرى فى الزى نفسه |
| Maalesef bu kıyafetle gitmem yakışık almaz. | Open Subtitles | أخشـى أنّني لن أبدو في حالة مناســبة بهذا الزيّ |
| Sen ve ben dışarı çıkıyormuşuz ve hazır olman çok uzun sürmüş bu kıyafetle çıkmışsın ve beğenmediğimi söylemişim. | Open Subtitles | وكنت تتأخرين كثيرا لتجهزي وخرجت برداء ,انا أخبرتك بأنه لا يعجبني ماذا ستفعلين؟ |
| Fakat günün ortasında bu kıyafetle burayı terk edemem. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أخرج بهذا اللبس في منتصف النهار |
| Bu kıyafetle oturursam, insanlar her yerimi görür. | Open Subtitles | يا إلهي ، إن جلست بهذا الفستان سيرى الناس كل شيء |
| Burada olsaydı, bu kıyafetle şişman göründüğümü söylerdi. | Open Subtitles | لو كانت هنا، لحدثتني عن مظهري البدين بهذا الفستان |
| O kıyafetle iyi gidecek çok hoş bir çift küpe buldum sanırım. | Open Subtitles | لقد وجدت زوج من الأقراط اللطيفة حقاً أعتقد أنه يليق مع هذا الزي |
| İyi bir etki için mi y ani hele de bu kıyafetle | Open Subtitles | لذلك أنا هنا. في محاولة لترك انطباعا جيدا مع هذا الزي المثير للسخرية وربطة العنق. |
| Bay Matthew'u aşağıya uygunsuz bir kıyafetle inmeye zorladı. | Open Subtitles | أجبر السيد "ماثيو" على الظهور في الطابق السفلي بملابس غير مُناسبة |
| Beni bu kıyafetle görmeni hiç istememiştim. | Open Subtitles | كلا، لم أرِد قطّ رؤيتك لي وأنا مرتدية هذا. |
| Bu kıyafetle kendinizi soytarı gibi hissediyorsunuzdur. | Open Subtitles | من المؤكد أنك تشعر أنك تبدو غبيا في هذا اللباس |
| Birkaç ay içerisinde birçok erkeği bu kıyafetle ortalığı yakarken göreceksin. | Open Subtitles | بعد عدة شهور اعتقد انكِ سترى العديد من الرجال فى هذا الزى |
| Hele de o kıyafetle. | Open Subtitles | {\fnArabic Typesetting}لا بدّ أنّك تواجهين صعوبة "بالتّأقلم"، خصّيصًا في هذا الزيّ. |
| Üç yıldır aynı kıyafetle mi dolaşmak? | Open Subtitles | لأنكِ عشتي طوال الثلاث سنين برداء واحد؟ |
| Muhtemelen, kötü taraf. Bu kıyafetle mi çıkıyorsun? | Open Subtitles | انا لا اعرف , باد جايز ربما استخرجين و انت تلبسين مثل هذا ؟ |
| Ben de dedim ki, "baba, giydiğim bir kıyafetle mi baloya gitmemi istiyorsun? - "Neden benden nefret ediyorsun?" dedim. | Open Subtitles | لذا قلت " أبي أتريدني أن أذهب إلى الحفلة الراقصة بزيّ إرتديته من قبل؟" |