| Pekala. Goa'uld'un SGC'den nasıl kaçtığı konusunda bir fikriniz var mı acaba? | Open Subtitles | حسنا, هل لديك أي فكرة كيف هرب الجواؤلد من قيادة بوابة النجوم؟ |
| Bu da, genç bir rahibin Bay Geoffrey'in kızı Elizabeth ile kaçtığı bir aile skandalını ima ediyor. | TED | يُلمح هذا إلى فضيحة العائلة حيث هرب رجل دين شاب مع إليزابيث ابنة السيد جيفري. |
| Bethany'nin Radley'den gizlice kaçtığı ve hiç geri gelmediği gece. | Open Subtitles | الليله التي هربت فيها بيثاني من المصحة و لم تعد |
| Korkin, bu kadının hiç de iyi olmayan bir yerden kaçtığı gün gibi ortada. | Open Subtitles | كوركين, من الواضح أن هذه المرأة قد هربت للتو من مكان ليس جيد |
| Fakat tarihsel olarak insanların geri dönmek yerine, kaçtığı bir yerdi. | TED | ولكنها كانت في الماضي مكاناً يهرب منه الناس ولا يعودون إليه. |
| Ona yemekte eşlik et. Çocuk kaçtığı zaman orada olursan, seni bundan sorumlu tutamaz. | Open Subtitles | تناولي الطعام معه , عندها ستكوني بصحبته عند هروب الصبي. |
| Şeik Ali İbrahim'in kaçtığı bu sabahtan beri hiç haber yok. | Open Subtitles | هرب الشيخ على ابراهيم هذا الصباح و منذ ذلك الوقت ، لا توجد أى رسائل |
| Ama kaçtığı için, iyi bir iş yapmadın. | Open Subtitles | كان كذلك لتحوله لرجل صالح ، لكن بعدما هرب ، فإنك لم تنجح في مهمتك |
| Liderlerinizin kaçtığı gezegenin adresi ne? | Open Subtitles | ما هو عنوان الكوكب إلذي هرب اليه زعمائك؟ |
| Bunu Kaptan Jack Sparrow'ın neredeyse kaçtığı gün olarak hatırlayacaksınız. | Open Subtitles | إني واثق إنك ستتذكر هذا اليوم الذي تقريباً هرب فيه جاك سبارو |
| Buranın tımarhane olduğu, birinin kaçtığı. Palisade'den olduğumuzu bilen biri. | Open Subtitles | كان هناك ملجا , هرب منه احدهم ويعلم اننا من باليسيد |
| Bertram'ı, bir şarap tüccarının kızıyla kaçtığı zaman mirastan mahrum etmediniz ama. | Open Subtitles | لم تحرمي بيرترام لانه هرب مع ابنة بائع الخمر |
| Donanımı, yelkeni, palangası veya direği olmayan farelerin bile kaçtığı bir tekne. | Open Subtitles | حتى أن الجرذان هربت منه بدافع غريزتها لصون حياتها |
| Konuşun, konuşun da asıl konuşmanız gereken o... o... kaçtığı serseri. | Open Subtitles | يمكنك التحدث مع الموظفين التابعين لي ولكن يجب أن حقا التحدث إلى أن نذل هربت معه. |
| Anlamıyorum. Tüm bunlar kaçtığı için mi? Daha 14 yaşındaymış. | Open Subtitles | لستُ أفهم، أيُعقل أنّ كلّ هذا بسبب أنّها هربت منه وهي في الرابعة عشر؟ |
| Ama kızlarının bir şoförle kaçtığı bir gerçek ve buna alışmaları lazım. | Open Subtitles | الواقع يبقى بأنها هربت مع السائق و عليهم الإعتياد على ذلك |
| Karısını ve çocuklarını, kendisinin kaçtığı bir yerde bırakmak mı? | Open Subtitles | يترك زوجته وأولاده وقصره وملكه فى مكان يهرب هو منه؟ |
| Kimbilir ne düşünüyor? kaçtığı çalışma kapını mı? | Open Subtitles | من يعلم فيما يفكر هذا الرجل ما الذى يهرب منه |
| Kent Brockman, Springfield Islahevi'nde yani Bart Simpson ve Gina Vendetti'nin kaçtığı yerdeyim. | Open Subtitles | هذا " كينت براكمان " حياً من مبنى الأحداث مشهد هروب جريء " من النزيل " بارت سيمبسون " و " جينا فينديتي |
| Ama onun kaçtığı gece sorumlu Sunil'di. | Open Subtitles | لكن وقت هروبه كان سونيل هو المسؤول عنه |
| Bir korumayla kaçtığı için tutuklanan benim hizmetçimdi. | Open Subtitles | جاريتي التي أعتقلت بسبب هروبها مع الحارس |
| Bak, arkadaşın başından geçenler için senden yardım istemek yerine kaçtığı için üzgünsün ve hayal kırıklığına uğradın, biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنكِ منزعجة ومحبطة إذ أن صديقك يمر بأمر ما و فرّ بدلاً من اللجوء إليكِ وطلب المساعدة |
| Bunu Kaptan Jack Sparrow'ın neredeyse kaçtığı gün olarak hatırlayacaksınız. | Open Subtitles | أنا على ثقه سنتذكر هذا دائماً اليوم الذي تقريباً فر فيه القبطان جاك سبارو |
| Nasıl bir manyak çarpıp kaçtığı bir kızın çantasını çalmak ister ki? | Open Subtitles | لابد أن تكون بغيضاً للغاية لتسرق من ضحية حادثة اصطدام و فرار. |
| Tamam ama bir yere kaçtığı falan yoktu. | Open Subtitles | صحيح، لكنه لم يحاول الفرار من مكانه |