| - Hiçbir şey olmamış gibi davranamazsın! - Vicdanlı kaşar! | Open Subtitles | ــ لا يمكنك التظاهر بأن هذا لا يحدث ــ عاهرة ذات قلب رحيم |
| Muhtemelen lisedeki en büyük kaşar. | Open Subtitles | وعلى ما يبدو أنها أكبر عاهرة في مدرستها الثانوية |
| Yani her kostüm bir şeylerin kaşar versiyonudur. | Open Subtitles | أعني ، كل زي هو مجرد نسخة فاسقة من شيئ ما |
| Belki arkadaşım kaşar Tokadı'nın arabasında uyurum ya da yatak çarşafı ve sopayla çadır kurarım. | Open Subtitles | ربما, يمكنني النوم "في سيارة صديقي "صفعة عاهره أو يمكنني صنع خيمه من عصا وشراشف |
| Benim kaşar olduğumu düşünüyorsundur muhtemelen ama değilim. | Open Subtitles | لا بد انك تظن اني ساقطة |
| Bu kaşar dandik bir bahaneyle geri ödeme alabileceğini mi sanıyor? | Open Subtitles | تعتقد السافلة أنه يمكنها استعادة مالها بحجة واهية؟ |
| Umarım kaşar olduğumu düşünmüyorsundur Josephine hemen yatağa girdim falan. | Open Subtitles | أتمنى بأن لاتظنني عاهرة جوزيف, لأنام معك حالاً |
| Seninle ilk tanıştığımızda tam bir kaşar olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | أتعلمين، حين التقيتك أوّل مرّة توسّمتك عاهرة حقيقيّة |
| Gözyaşlarının sel olup akması lazımdı taş yürekli kaşar. | Open Subtitles | يجب عليك أن تبكي بقوة أنت عاهرة بلا مشاعر |
| Eğer bunların üçü de yoksa, kaşar olman gerekir. | Open Subtitles | وان لم تحمل الثلاثة فمن الأفضل أن تكون عاهرة |
| Senin manyak, kaşar ninen kardeşimi ezip geçti. Çok acıyor. | Open Subtitles | عاهرة كبيرة في السن ومجنونة لقد دهست أخي |
| Okulda annem hakkında kaşar diye dedikodu çıkarttın, ki, bilgin olsun, kesinlikle değil. | Open Subtitles | أجل، لقد نشرت شائعة في المدرسة أن أمي عاهرة |
| kaşar öğretmen, sürtük hemşire, sürtük rahibe. | Open Subtitles | مُدرسة فاسقة ، مُمرضة فاسقة ، راهبة فاسقة |
| Kimsenin kaşar olduğumu düşünmesini istemedim. | Open Subtitles | لم ارد الناسَ ان تظن انني فاسقة |
| Her zaman iyi bir kaşar olmuşumdur. | Open Subtitles | لطالما كنت فاسقة نوعاً ما |
| Evet, ben de okudum. "Sürtük" ve "kaşar" kelimelerini kadın düşmanlığı olarak saymışlar. | Open Subtitles | لقد حسبوا كلمتيّ "عاهره" و "ساقطه" ضمن الاساءه |
| Bana kötü şeyler yapacak. Bu biraz zaman alacak. Olivia senden daha kaşar. | Open Subtitles | سيستغرق هذا وقتاً، (اوليفيا) ساقطة محترفة أكثر منك |
| - Artık Charlie'le birlikte, anladın mı? O kaşar beni iki kez hırpaladı. | Open Subtitles | إنّها مع (شارلي) الآن , فهمت؟ السافلة تسبّبت بضربي مرّتين |
| - Hayır, seksi polis. kaşar poliste sadece bir etekle iki rozet vardı. | Open Subtitles | لا، شرطية مثيرة، الشرطية الفاسقة زيها أتى بتنورة وشارتين فقط |
| Umarım kaşar olduğumu düşünmüyorsundur Josephine, hemen yatağa girdim falan. | Open Subtitles | .أتمنى أن لاتعتقدي بأني عاهر كأن "جوزيف" نائماً معكِ على الفور |
| Benim kaşar olduğumu düşünüyorsan, belki de öyle olduğumdan dolayıdır. | Open Subtitles | إذا كنت تعتقد اني ساقطه فهذا لأني كذلك على ما اعتقد |
| - Ihh, seksi, AMA kaşar degil. | Open Subtitles | وقام خلاله، وقالت انها الساخنة، ولكن ليس من عشرة سنتات. |
| Seni gidi taze kaşar seni. Seviyorum seni. | Open Subtitles | اذهبي من هنا , ايتها العاهرة الصغيرة , انا احبك |
| Şuna bak. Yuvarlak bir hamurun üstüne kaşar koymuşlar. Çok eğlenceli olacak. | Open Subtitles | أنظري إلي ذلك,إنهم يضعون الجبنة حول الجبز الأمر سيكون كبيراً |
| Sorular sormayı ne zaman bırakması gerektiğini bilmeyen kaşar gelmiş. | Open Subtitles | أجل، العاهرة التي لم تعلم متى تتوقف عن طرحِ الأسئلة. |
| Ama muhteşemdi. Ona kaşar dedim... | Open Subtitles | لقد كان رائعاً نعتُها بالعاهرة |
| Bana kaşar şapka almışsın! | Open Subtitles | أحضرت لي قبعة تغميس |