| Din hakkında konuşmak kabalıktır. Kimi inciteceğin belli olmaz. | Open Subtitles | من الوقاحة التحدّث في الدين أنت لا تعرف من ستهين بكلماتك |
| Bir kızı dans pistinde bırakmak kabalıktır. | Open Subtitles | من الوقاحة أن تتخلي عن فتاة في ساحة الرقص |
| Gözünü dikip bakmak kabalıktır. | Open Subtitles | تعرفين أن من الوقاحة أن تحدقِ في النائمين |
| Diğer insanların konuşmalarını dinlememelisin. Bu kabalıktır. | Open Subtitles | لا يجب أن تصغي إلى أحاديث الآخرين فتلك وقاحة |
| Tahammül edemediğim tek şey kabalıktır. - Üzerime düştün. | Open Subtitles | لو كان هناك شيء لا أستطيع الإلتزام به فهي وقاحة - أنت سقطت علي - |
| Hayır, öyle değilim ama insanlar hakkında varsayımda bulunmak kabalıktır. | Open Subtitles | في الحقيقة لستُ كذلك لكنّ من الوقاحة أن تحكم على الآخرين |
| Hey! Senin yaşında birisi için erkek seçmek kabalıktır. | Open Subtitles | من الوقاحة أن تكوني صعبة الإرضاء . بشأن الرجال في مثل عمرك |
| Bizim oralarda biri idrarını yaparken bölmek kabalıktır. | Open Subtitles | تربيت على أنه من الوقاحة مقاطعة رجل وهو يتبوّل. |
| Çünkü evde değilken, birinin evinde bulunmak kabalıktır. | Open Subtitles | حيث أنه من الوقاحة أن تكوني بمنزل شخص غير متواجد به |
| Japon kültüründe yemeği bitirmeden kalkmak kabalıktır. | Open Subtitles | ألا تعرف أنه في اليابان من الوقاحة أن ترحل قبل أن تنهي وجبتك. |
| İnsanlara öyle bakmak kabalıktır, bilmiyor musun? | Open Subtitles | ألا تعرفين أنه من الوقاحة التحديق في الناس؟ |
| Benim geldiğim yerde kadınların çantasını karıştırmak kabalıktır. | Open Subtitles | في منطقتي من الوقاحة البحث عن حقيبة سيدة |
| Yemek yerken telefonu masanın üstüne koymak kabalıktır. | Open Subtitles | إنهُ لمن الوقاحة أن نُبقي هواتفنا على الطاولة بينما نحنُ نأكل. |
| Çocuklar, asayiş memurlarını sorgulamak kabalıktır. | Open Subtitles | من الوقاحة التشكيك بصلاحية الشرطة يا أطفال. |
| Benim geldiğim yerde ise bir adama silah doğrultmak kabalıktır. | Open Subtitles | في منطقتي من الوقاحة أن تهدد رجلاً |
| Şunu bilmelisin ki bir kızı bekletmek kabalıktır. | Open Subtitles | حسناً، ينبغي أن تعرف... من الوقاحة أن تبقي فتاةً تنتظر |
| Ve Paris'te bir kadının dörtten az sevgilisinin olması kabalıktır. | Open Subtitles | وفي (باريس) من الوقاحة أن يكون للمرأة أقل من أربعة عشّاق |
| Ki birini kovmak için büroya çağırtmak kabalıktır. | Open Subtitles | وهو تصرف فظ... إنها وقاحة أن تدعو شخصاً إلى المكتب. |
| Aksi durum tamamen kabalıktır. | Open Subtitles | وإلا فإنها وقاحة محضة |
| Nasıl bir kabalıktır bu? | Open Subtitles | يالها من وقاحة |