"kabiliyetli" - Translation from Turkish to Arabic

• موهوب
• الموهوبين
• موهوبة
• لسعيد
• والقادرين

Acaba 1. sınıfa giden masum bir öğrencinin mi, yoksa gelecek vaad eden, kabiliyetli bir son sınıf öğrencisinin mi canını alsam?
أأسلب روح شابّ بريء بالسنة الأولى؟ أو ربما روح طالب موهوب بالسنة الأخيرة على شفا مهنة جامعيّة واعدة؟

Sakura'nın müşteriler arasında popüler olduğu doğru ama merkez burasının daha kabiliyetli biri tarafından yönetilmesini istiyor olabilir.
كما قلتي فإن ساكورا سان مشهوره جدا عند الزبناء لكن ربما ارادت الشركه لهذا العمل ليخضع تحت ادارة شخص موهوب بهذا

kabiliyetli kişilere güvenir ve onları onurlandırırım.
أنى أثق وأكرم الرجال الموهوبين

Genç olsa da kabiliyetli bir şifacıdır.
،على الرغم من إنها صغيرة .لكنها معالجة موهوبة

Onu bu dünyaya getirecek kabiliyetli bir çift el bulduğu için şanslı.
إنه لسعيد الحظ كي تولده امرأة ذات يد خبيرة

John Adams ortaokulunda, kabiliyetli bir öğrenci vardı.
كان هنالك تلميذ صغير موهوب في مدرسة "جون آدام" الإعدادية

Ya çok kabiliyetli olduğumu ya da çok zengin olduğumu düşünecekler.
"اما "انني موهوب جداً" او " انني غني جداً

Aslında, Brennan çok kabiliyetli bir insan.
في الواقع، برينين شخص موهوب جداً.

Siz kabiliyetli bir doktorsunuz.
إنّك طبيب موهوب.

kabiliyetli.
موهوب.

- kabiliyetli.
ـ موهوب.

Cotton, ikna edici... yok, kabiliyetli bir hatipsin.
قوطن) أنت متحدث مقنع موهوب)

Sara, kabiliyetli Çocuklar Programındaydı.
كانت في برنامج الطلبة الموهوبين.

Biliyorsun kabiliyetli bir aileden geliyorsun.
كما تعرفين، أنت من عائلة موهوبة.

kabiliyetli bir cadıydı ama bencil bir domuzdu.
لقد كانت ساحرة موهوبة لكنها أنانية جدًا

Çok kabiliyetli bir dansçısın.
انت راقصة موهوبة جدا