| Bir balıkçıyla pazarlık yapıp, makul büyüklükte yerli bir tekne bulmuş, ve benimle birlikte kaçmayı denemeyi kabul etmişti.. | Open Subtitles | كونه كان مراكبيا ماهرا فقد كان يملك زورقا ذو حجم لاباس به و قد وافق على محاوله الهروب معى |
| Tesla'nın dünya çapındaki radyo yayın merkezine $150,000'lık bir yatırım yapmayı kabul etmişti. | Open Subtitles | وافق علي ان يستثمر 150.000 دولار امريكي في مركز تيسلا للاتصالات |
| RAMON: Bildiğin gibi, Müttefikler karını bağışlama isteğini kabul etmişti. | Open Subtitles | كما تعلم التحالف ,وافق على اقتراحك بامهال زوجتك الوقت |
| Açıklamak istediğim çok önemli bir tüzükte bana danışmanlık yapmayı kabul etmişti. | Open Subtitles | لقد وافقت على الإستشارة لي على جزء تشريع مُهمّ أكشف النقاب عنه. |
| Bu belgeyle kanıtlandığı üzere, Slovak Dışişleri Bakanı, Nazilere sınırdışı edilecek her Yahudi için 500 Mark ödemeyi kabul etmişti. | Open Subtitles | وكما تثبت هذه الوثيقة أن وزارة خارجية السلوفاكيه وافقت على أن يدفع النازيين لكلّ يهودي اُبعد 500 مارك المانى |
| Bu Ticaret Ortaklığı'nın dövüşü ve Jing Wu Okulu kabul etmişti. | Open Subtitles | كل من مجلس الغرف الأجنبيه للتجارة و الإتحاد قد وافقوا علي ذلك هذا الامر لايعنيك |
| Kilise dahil olursa fuar giderlerini karşılamayı kabul etmişti. | Open Subtitles | الذي وافق على تغطية تكاليف المعرض لو كان به حضور للكنيسة |
| Hoşgörümüz karşılığında işbirliğini kabul etmişti. | Open Subtitles | لقد وافق على مسايرة الأمر مقابل تساهلنا معه. |
| O öğleden sonrası için yalan testine girmeyi kabul etmişti ama asla ortaya çıkmadı. | Open Subtitles | لقد وافق على أن يخوض اختبار كشف الكذب بعد فترة الظهر لكنه لم يظهر قط |
| Mösyö Marillac, siz antlaşma imzaladığınızda, efendiniz, bu ülkeye yıllık haraç vermeyi kabul etmişti ama bunu son iki yıldır ihmal etti. | Open Subtitles | سيد ماريلاك كنتم قد وقعتم على معاهدة وافق بها سيدك على دفع معاش تقاعدي سنوي لهذا البلد |
| Bay Azgın tüm ek hizmetleri kabul etmişti. Hayır. | Open Subtitles | السيد المشتهي هنا وافق على كل خدمة اضافية |
| Diğer bir firma olayında yine, cüzzamlı olarak etiketlenme fikriyle dehşete kapılan Miranda, ayarlanmış bir randevuyu kabul etmişti. | Open Subtitles | خائفة من فكرة قضاء حدث مهم آخر في الشركة وحيدة فقد وافقت (ميراندا) على الخروج في موعد مع غريب |
| Eski bebek bakıcım benimle çıkmayı kabul etmişti. | Open Subtitles | لقد فعلتها! مربيتي السابقة وافقت على الخروج معي |
| Onun için bomba yapmayı da kendi kabul etmişti. | Open Subtitles | .. وقد وافقت .. على صنع قنبلة له |
| Robin o gece, babasıyla bir kez daha buluşmayı kabul etmişti. | Open Subtitles | في هذه الليلة "روبن" وافقت على مقابله والدها لمرة اخرى |
| Ayrıca gebeliği sonlandırmayı kabul etmişti. | Open Subtitles | كما أنّها وافقت على إنهاء الحمل. |
| Rahl'la evlenmeyi bu yüzden kabul etmişti. | Open Subtitles | و لهذا السبب هيَ وافقت للزواج من (داركن رال) إنها تحملت عناء إنجاب طفل يُمكنهُ مُساعدتكَ. |
| Dün Fanny's Burgers, her patates kızartması siparişinde senin oyuncağını dağıtmayı kabul etmişti. | Open Subtitles | البارحة ، مطاعم (فانيز بيرجر) وافقوا على وضع صورتك على كل طلبية للمقليات |
| Bildiğiniz gibi Vitalion bazı belirli Deiran yasalarına bağlı kalmayı kabul etmişti. | Open Subtitles | كما تعلم الفيتاليون" وافقوا على أطاعة القوانين" |
| Tüm çiftçiler kabul etmişti. | Open Subtitles | كُلّ المزارعون وافقوا. |
| Babanla ölmeden önce bunu konuşmuştuk ve kabul etmişti. | Open Subtitles | انا ووالدك ناقشنا هذا قبل وفاته , ووافق |
| Onu bu suçu işlemeye iten nevrozun* kaçışla, ayaklarının ardındaki köpeklerle arttığını, büyüdüğünü kabul etmişti. | Open Subtitles | ايقن بأنه مهما الاضطرابات العصبية تقود للمجرم لارتكاب الجريمة بالغ بالهروب |