| Kulağa kedileriyle yaşayan ve... yalnız ölecek bir kadınmış gibi geliyor. | Open Subtitles | يبدو كمنزل مرأة تعيش مع قططها وسوف تموت لوحدها |
| Kendisi çok cesur bir kadınmış | Open Subtitles | لقد كانت مرأة شجاعة جداً |
| Bilmiyorum. Tom'a göre kararlı vede hoş bir kadınmış . | Open Subtitles | لا أَعْرف بالنسبة لتوم هي إمراة ذات عزم وتصميم |
| Corina Kavanagh zengin ama halkla iç içe yaşayan bir aileden gelen güzel bir kadınmış ve asil bir adama aşık olmuş. | Open Subtitles | كورينا كافاناغ، كانت إمراة جميلة عائلة ثرية، لكن من عائلة عادية و لقد وقعت بحب شاب من طبقة النبلاء |
| Saldırgan kadınmış. Sarı saçlı, orta boylu, orta yapıda. | Open Subtitles | مهاجمهم كان أنثى , بطول 5.5 شعر طويل بنية متوسطة |
| Kurban kadınmış. | Open Subtitles | الضحية كانت أنثى |
| Ayrıca çekici bir kadınmış. İki sevgilisi varsa bile şaşırmazdım. | Open Subtitles | لقد كانت إمرأة جذّابة للغاية ما كنتُ لأتفاجأ إن كان لديها عشيقين |
| Ha, kadınmış. | Open Subtitles | إنها بالفعل إمرأة |
| Lisa Amis olacağını düşünüyormuş. Ve Lisa Amis zeki bir kadınmış. | Open Subtitles | ليزا ايمس اعتقدت بأنه قد يحدث وليزا ايمس كانت تبدو إمرأة ذكية |
| Castle, bu kadınmış. Erin. | Open Subtitles | إنها مرأة |
| Çok dişli kadınmış. | Open Subtitles | -يالها من مرأة . |
| Partnerime kadınmış gibi davranacak değilim. | Open Subtitles | كأنني يومًا سوفَ أعامل شريكي كأنه إمراة |
| Buckley'e göre sahte dedektif, 30-35 yaşlarında, sarışın, beyaz bir kadınmış | Open Subtitles | وفقاً لكلام " باركلي " المحقق الوهمي كان أنثى بيضاء ما بين الثلاثين إلى 35 وشعر أشقر |
| Hayır, kadınmış. | Open Subtitles | لا, لقد كانت أنثى. |
| Tanrı onu bir iblise dönüştürene kadar çok güzel bir kadınmış. | Open Subtitles | لقد كانت إمرأة جميلة قبل أن يحولها الرب إلى شيطان |
| Ha, kadınmış. | Open Subtitles | إنها بالفعل إمرأة |
| - Esaslı bir kadınmış. | Open Subtitles | تبدو إمرأة تامة |