| Belki o kadar akıllı değiller de, biz çok aptalız. | Open Subtitles | ربما انهم ليسوا بهذا الذكاء, ولكننا نحن الأغبياء جدا |
| İş yerindeki herkesin senin kadar akıllı olmadığını dinlemek. | Open Subtitles | سماعك وأنت تتحدثين عن أنك أذكى من جميع زملائك بالعمل. |
| Her şeyi yapabilecek kadar zekiydi ama benim seçtiğim yoldan gitmeyecek kadar akıllı olamadı. | Open Subtitles | ذكي كفاية لفعل أي شيء لكن ليس ذكيا كفاية ليتجنب الطريق الذي سلكته |
| Horus'un dostlarından hangisinin gözünü çalacak kadar akıllı olduğunuda bul. | Open Subtitles | وأعرف مَن حليفه الذي كان ذكياً بما يكفي ليسرق عينه. |
| Çıktığın an o mektubu yok edecek kadar akıllı olduğunu varsayıyorum. | Open Subtitles | اعتقد انك ذكية كفاية لتدمر هذا الشيء من الثانية التي دعوك فيها تخرج |
| Kendisi hem partide hem de dosyada bunun izini yok edebilecek kadar akıllı. | Open Subtitles | لا ، لا هو ذكي جداً في دفن الأدلة 493 00: |
| Görünüşe göre meyveleri kullanabilecek kadar akıllı biri veya bir şey onları götürmüş. | Open Subtitles | يبدوا ان هناك شخص ما او شئ ما, ذكى بما يكفى ليخمن ان أستخدام قرون النباتات سيقوم بأبعادهم |
| Ama giysilerini değiştirecek kadar akıllı olduğunu sanmam. | Open Subtitles | لكن لا أعتقد بأنك ذكي بما يكفي لتعرف عن تغيير ملابسك |
| Çok tatlısın canım. O senin kıymetini anlayacak kadar akıllı. | Open Subtitles | أنت شديدة الجمال يا عزيزتي، هو ذكي كفاية ليقدّر ذلك |
| Düşündüğüm kadar akıllı değilmişim sahiden. | Open Subtitles | أنا فعلاً لست ذكياً كما إعتقدت |
| Şimdiye kadar hiç kimse, aynı anda on bankayı soyabilecek kadar akıllı olamamıştı. | Open Subtitles | لم يتواجد أحد بهذا الذكاء من قبل قطّ ليستولي على عشرة مصارف بنفس الوقت |
| Bir dolandırıcı olabilir ama o kadar akıllı değil. | Open Subtitles | من الممكن ان يكون غشاش ولكن ليس بهذا الذكاء |
| Sanırım sandığın kadar akıllı değilsin Stewans. | Open Subtitles | أعتقد بأنّك لست بهذا الذكاء كما إعتقدت، ستيفينس |
| Ona failin iz bırakmayacak kadar akıllı olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | لقد حذرته من أن الجاني أذكى من أن يترك بصمته |
| Bu katilin gizliliği. Yapıştırıcı veya pudrayla yakalanmayacak kadar akıllı. | Open Subtitles | هذا القاتل في مزاج التغطية إنه أذكى من الصمغ أو المساحيق |
| Mecaz yapacak kadar akıllı değilim. | Open Subtitles | انا لست ذكيا كفاية لكى اعطى أحداً إستعارة ً |
| Sadece 42 dakika uzaklıkta. Daha uzağa gidecek kadar akıllı olmadığı için şanslıyız. | Open Subtitles | نحن محظوظون أنه لم يكن ذكيا كفاية ليلتحق بجامعة أبعد |
| Horus'un dostlarından hangisinin gözünü çalacak kadar akıllı olduğunuda bul. | Open Subtitles | واكتشف أياً مِن مواليه كان ذكياً بما يكفي ليستردَّ عينه؟ |
| Ne zaman pes edeceğimi bilecek kadar akıllı değildim. | Open Subtitles | لست ذكية كفاية لكي ارعف متى اترك الامر |
| Tekrar içeri girmeyecek kadar akıllı ve hızlı olduğunuz için ne yaptığınız bilinmiyor. | Open Subtitles | -يبدو أنه ذكي جداً لكي يتحرك بهذه السرعة |
| Senin bu sersem suratını her görüşümde ne kadar akıllı olduğunu unutuyorum. | Open Subtitles | كل مرة أرى فيها وجهك الأبله أنسى كم أنت ذكى |
| Açık bir hatta ismini kullanmayacak kadar akıllı biri. | Open Subtitles | إنه ذكي بما يكفي لعدم استخدام اسمه في خطٍ عمومي |
| İlk olarak, beni aptalmış gibi hissettirecek kadar akıllı değilsin. | Open Subtitles | حسنا, في البداية انت لست ذكي كفاية لكي تشعرني بالغباء |
| Sandığım kadar akıllı değilmişsin. | Open Subtitles | أنت لست ذكياً (كما ظننت، أيهّـا الفتى (بَد |
| Reklam panolarının onu tanıyamayacağı bir yere gidecek kadar akıllı. | Open Subtitles | أندرتون ذكي بما فيه الكفاية للذهاب حيث لا تستطيع اللوحات الالكترونية التعرف عليه |
| Sandığım kadar akıllı değilsin. Aptal bile sayılabilirsin, değil mi? | Open Subtitles | أنت لست ذكي كما ظننتك , ما هذا النوع من الغباء , هاه ؟ |
| Bu kadar akıllı isen! Ne yapmamızı önerirsin o zaman? | Open Subtitles | اذا كنت ذكيا جدا هكذا فلم لا تقترح انت فكرة |
| Aletinin nerede olduğunu bilecek kadar akıllı değilsin. | Open Subtitles | لست ذكياً بما فيه الكفاية للتعامل فى مثل هذه المواقف. |
| - Çok şekersin. Ama o kadar akıllı değilsin. | Open Subtitles | أحضر الطابة أنت لطيف لكن لست ذكياً جداً |