| Başkente dönüp yüzyüze konuşacak kadar zamanım yok. | Open Subtitles | أنا لا أملك الوقت لأعود إلى العاصمة و نتحدث شخصياً |
| Bir avukatın mahkemeye başvurmasını bekleyecek kadar zamanım yok. | Open Subtitles | ... في هذه الحالة , أنا لا أملك الوقت لمحامي الحكومة لأقدّم عريضة . للمحكمة |
| Yüzbaşı, bu kadar zamanım yok. Bomba nereden gelmiş? | Open Subtitles | كابتن؛ أنا ليس لدى الوقت لهذا من أين جاءت هذه القنبلة ؟ |
| Senin zehirli şekerlerini yiyecek kadar zamanım yok. | Open Subtitles | ليس لدى الوقت لتناول حلوتك المسمومة |