| Fakat sadece şiiri bitirmiş olmam kafamı karıştıran şeyleri çözdüğüm anlamına gelmez. | TED | ولكن ليس معني أنني أنهيت قصيدة أنني قد حللت ما كان يحيرني. |
| Benim kafamı karıştıran bu işi sizin gibi tiplerin nasıl başarmış olması... | Open Subtitles | ما يحيرني هو كيف بوسعكم القيام بعملية سطو كهذه ولا تجدكم الشرطة |
| Bakın, o şekilde görünmüyor olabilir ama, benim kafamı karıştıran şey şu... | Open Subtitles | انظري, أنا اوافق على انه يبدو كذلك فعلاً ولكن هاك ما يحيرني |
| kafamı karıştıran tek bir şey var. | Open Subtitles | هناك فقط شيئ واحد يحيّرني |
| kafamı karıştıran tek bir şey var. | Open Subtitles | هناك فقط شيئ واحد يحيّرني |
| Fakat kafamı karıştıran asıl şey ne biliyor musun? | Open Subtitles | ولكن أتعلم مالذي يحك مؤخرتي ويجعلها تبرز حقاً ؟ |
| Çünkü durmamız gerekiyor, birşeyler yapmamız gerekiyor birleşmeliyiz -- genç bir insan olarak benim kafamı karıştıran politika ve dinden ayrılmamız gerekiyor. | TED | لأنه يجب علينا أن نتوقف, علينا أن نفعل شيئا يجعلنا نتحد بعيدا عن كل السياسات والأديان والتي تحيرني كشاب |
| Teşekkür ederim. (Alkış) (Alkış) Chris Anderson: Jamie, benim kafamı karıştıran bu. | TED | شكرًا لكم. (تصفيق) (تصفيق) كريس أندرسون: جايمي، إليك ما يحيرني. |
| Ama benim asıl kafamı karıştıran başka. | TED | لكن هنا ما يحيرني حقا. |
| Ama kafamı karıştıran bir şey var. | Open Subtitles | لكن لازال هناك شئ واحد يحيرني |
| kafamı karıştıran şey de bu. | Open Subtitles | هذا الذي يحيرني حقا |
| kafamı karıştıran bir şey var. | Open Subtitles | هل تعلم ? هناك شيء ما يحيرني |
| Fakat kafamı karıştıran asıl şey ne biliyor musun? | Open Subtitles | ولكن أتعلم مالذي يحك مؤخرتي ويجعلها تبرز حقاً ؟ |
| ve işte kafamı karıştıran şeyler. İlki, iyi bir tartışmacı, tartışmayı kazanınca ne kazanır? | TED | و هذه هي الأمور التي تحيرني. أولاً، ما الذي يكسبه المجادلون الجيدون عندما يربحون جدال؟ |