| Yeni başlangıcınızı bu gece kafeteryadaki Yeni Başlangıç Balosu'nda kutlayın. | Open Subtitles | والاحتفال بالبداية الجديدة هذه الليلة والرقص بهذه المناسبة في الكافتيريا. |
| 8 ay önce ben kafeteryadaki fayanslari silerken, annem öldü. | Open Subtitles | منذ 8 أشهر عندما كنت أنظف أرضية الكافتيريا أمي توفيت |
| Onu kafeteryadaki bir masanın altına saklanmış halde buldular. | Open Subtitles | و وجدوها في الكافتيريا مختبِئة تحت طاولة الغداء |
| kafeteryadaki köfteleri seçemezsin. | Open Subtitles | ولكن لا تختار ما الذي يشترونه من الكافيتريا |
| Biz de kafeteryadaki masamızı istiyoruz. | Open Subtitles | و نحن نريد إستعادة مائدتنا في الكافيتريا. |
| Bir kepçe dolusu patates püresi fikrini idrak edemeyen kafeteryadaki şişko şıllık hariç. | Open Subtitles | ما عدا على تلك الحقيرة في الكافيتيريا التي لا تستطيع إدراك مفهوم مغرفة كاملة من البطاطة المهروسة |
| Merak etme, kafeteryadaki konuşma beni endişelendirince psikiyatristimle konuştum, o da dozajı iki katına çıkardı. | Open Subtitles | لا تقلقي أخافني ما حصل في المطعم و لهذا تحدثت إلا طبيبتي و ضاعفت الجرعه |
| O yüzden kafeteryadaki isimlerin medyada kahraman olması nefretini ateşledi. | Open Subtitles | لذا تفاقم كرهه عندما خرجت تلك الاسماء على اللائحة من الكافتريا كأبطال الاعلام |
| kafeteryadaki yemeklerin ne kadar berbat olduğuna inanamazsın. | Open Subtitles | لن تصدقي كم كان سيء الطعام في الكافتيريا |
| kafeteryadaki yemeklerle aynı. Sadece daha taze. | Open Subtitles | إنه مثل الطعام الذي في الكافتيريا لكن الفرق الوحيد أنه طازج |
| Ve bundan sonra bir daha kafeteryadaki bayanları gösterip "Bunu hamile bırakmak istiyorum." diye bağırmana izin yok. | Open Subtitles | حسنا وليس مسموح لك بأن تؤشر على النساء في الكافتيريا وتقول أريد أن أجعل هذه حبلى |
| Bu arada kafeteryadaki yeni kız da çok seksi ve ince kaşları var, biliyor musun? | Open Subtitles | فتاة الكافتيريا الجديدة لديها حواجب رفيعة ومثيرة |
| kafeteryadaki ufak olayını duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت بشأن حادثتك الصغيرة في الكافتيريا. |
| Yoksa kafeteryadaki balık kremasına bir şey mi karıştırdın? | Open Subtitles | عفوا! هذا .. او كنت تاكل حلوي السلمون في الكافتيريا |
| kafeteryadaki uyuşturucu baskını. | Open Subtitles | خذها عمليّة القبض على المخدّرات في الكافتيريا... |
| kafeteryadaki elmaların yanındalardı. | Open Subtitles | لقد نفذ منهم التفاح في الكافتيريا |
| kafeteryadaki dondurma fiyatlarına nasıl 15 sent zam geldiği ile ilgili olsun diye düşündük ve-- | Open Subtitles | آه , نحن فكرنا بأن نجعلها عن كيف أسعار المثلجات قد أرتفعت لخمسون سنتاً في الكافتيريا و... |
| Christy'nin hiç şansının olmadığı kafeteryadaki adam hakkında. | Open Subtitles | بشأن الرجل الذى فى الكافيتريا التى لا فرصة لكريستى لمواعدته |
| - Tebrikler. Biliyor musun, kafeteryadaki adamı arayabilirim. | Open Subtitles | أتعرفين يمكننى أن أتصل برجل الكافيتريا |
| kafeteryadaki saçma davranışlarını gördüm. | Open Subtitles | ولقد رأيت تلك الهرائات أسفل في الكافيتيريا |
| Hatta onu kafeteryadaki görüntülediğimiz merkezi havalandırma odasında tutmak daha da aptalca olur. | Open Subtitles | و ما هو أكثر غباء حتى هو أن يبقيه بغرفة التكييف المركزي في المطعم و التي نقوم بمراقبتها |
| kafeteryadaki tek güzel şey onlar. | Open Subtitles | انهم الشيء الجيد الوحيد في الكافتريا |