| Ufak bir sikin tam üzerinde bir sürü köpek dışkısı ve Kalıtsal alkolizm. | Open Subtitles | فقر دم و احتباس في البول و علي راس هذا ادمان خمور وراثي |
| DNA analizine göre, ne NF2 ne de başka bir Kalıtsal hastalık saptandı. | Open Subtitles | لم يظهر الحمض النووي أي آثار لـ"إن إف 2" أو أي مرض وراثي |
| Yani Goa'uld'un DNA'sındaki Kalıtsal hafıza insan yavruya da geçer, öyle mi? | Open Subtitles | أذا الذاكرة الوراثية المحملة فى ال دى أن أية الجواؤلد من الممكن أن تنتقل الى نسل الأنسان . ؟ |
| Araştırması bir sürü dejeneratif hastalık ve Kalıtsal bozukluğun tedavisine önderlik edebilirmiş. | Open Subtitles | ربما يتجه بنا بحثه لعلاج لبعض من الامراض الإنحلاليه والعيوب الوراثية |
| Yıllarca mücadele ettim türümüzü Kalıtsal zaaflardan kurtarmak için. | Open Subtitles | لسنوات قد كافحت فيها لتخليص نوعنا من أيّ عيوب وراثيّة . |
| Kalıtsal anjioödem ya da babalık testi bir gün sürer. | Open Subtitles | فحص انتشار التورم الوراثي أو الأبوة يستغرق يوماً |
| İkinci olarak, İrlandalısın. Kalıtsal bir şey. Baştan boku yemişsiniz! | Open Subtitles | "ثانياً أنت من "آيرلند هذا موروث ، إنك بمأزق |
| Sence bu güçler Kalıtsal mıdır? | Open Subtitles | هل يمكن أن تكون موروثة هذه القوى؟ |
| En son baktığımda Alzheimer Kalıtsal bir hastalıktı. Hastanın ailesi var mı? | Open Subtitles | آخر ما سمعت أن الزهايمر وراثي هل للمريض والدان؟ |
| Elbette şamdanla, Kalıtsal OTC eksikliğini kastediyorum. | Open Subtitles | الشمعدان بالطبع يعني خلل وراثي بالغدة الكظرية |
| Ve sonra, bunun Kalıtsal olduğunu öğrendim, ve bir gün gelip de onun gibi olacağımdan öyle korkmuştum ki. | Open Subtitles | ثم إكتشفت أن هذا المرض وراثي وكنت خائفة جدا من إحتمال أن أكون مثلها يوما ما |
| 1. dereceden kuzenlerin doğum kusuru veya Kalıtsal hastalık riski olmadan çocuk sahibi olabildiklerini biliyor muydunuz? | Open Subtitles | هل تعلمون بان أبناء العم بإمكانهم إنجاب أبناء دون نسبة خطر كبيرة للعيوب الخلقية أو الأمراض الوراثية ؟ |
| Bu aile de Kalıtsal bozukluklar oldu... | Open Subtitles | كانت أسرة تشوبها العيوب الوراثية |
| Yıllarca Kalıtsal zayıflıklarımızdan kurtulmak için uğraştım. | Open Subtitles | لسنوات قد كافحت فيها لتخليص نوعنا من أيّ عيوب وراثيّة . |
| İkisinde de Kalıtsal kanamalı telanjiyektazi vardı. | Open Subtitles | لأن كلاهما مصاب بتوسع العروق الشعرية الوراثي |
| Şimdi kansere birtakım Kalıtsal yatkınlıklardan bahsedelim. | Open Subtitles | ميل فطري موروث للإصابة بمرض السرطان |
| Dâhilik Kalıtsal bir şey garantisi yok. | Open Subtitles | العبقرية موروثة وليست مضمونة |
| Hastalık değil bu, Kalıtsal bir şey! | Open Subtitles | هذا ليس طفحاً جلدياً إنه وحمة |
| Kalıtsal olduğuna şüphe yok, ama ilerlemiş bir durum yok. | Open Subtitles | لإنها حالة وراثية بلا شك و لكنها متقدمة إلى حد ما |
| Canlı Kalıtsal bilgiye de sahiptir. | TED | يملك الكائن الحي أيضاً نوعاً من المعلومات المتوارثة. |
| Fen dersinde öğrendik bugün, Kalıtsal özelliklerden biri de, dilini böyle bükebilmekmiş. | Open Subtitles | لقد درسنا عن الصفات .. الموروثة في العلوم ولَف الألسنة واحدٌ منهم |
| Saç dökülmesi yalnızca Kalıtsal değildir. | TED | لكن ليس علم الوراثة هو كل ما يتحكم بتساقط الشعر. |