| Bunların o kadar geniş bir dönüş açıları var ki yerleşebilmeleri için aşırı düzeyde kaldırım ve asfalt kullanmamız gerekiyor. | TED | تمتلك تلك الشاحنات نصف قطر لانعطافها واسع لدرجة، اننا نضطر الى نشر كميات ضخمة من الرصيف و الاسفلت، لتناسب معها. |
| kaldırım kenarı olması çok iyidir, eminim. Ev şu an dolu mu acaba? | Open Subtitles | نعم، متأكّد أنّ واجهة الرصيف رائعة، ولكن أريد أن أعرف، هل المنزل مسكون؟ |
| Ağaçları, kaldırım taşlarını, elektrik direklerini... Kafayı yemek üzereyim. | Open Subtitles | أعد الأشجار , والشقوق في الرصيف وأعمدة الإنارة , إنني أجن |
| ...arabalar bunları direkt kaldırım açıklıklarından gönderirdi. | Open Subtitles | العربات رمته عن الطريق إلى رصيف المشي |
| Bana kaldırım meleği demeniz Geceyarısı Madonnası. | Open Subtitles | دعوتي بملاك الرصيف أو سيدة منتصف الليل مع من تمزحون؟ |
| Yavaş olun, sizi kaldırım kaykaycıları. | Open Subtitles | تمهلوا أيها المتزلجون على الرصيف ، سحقاً لكم |
| Biz Stepps ve Okul hakkında mı konuşuyoruz, yoksa bakkal, kaldırım ve müzeler hakkında mı ? | Open Subtitles | لذا توقفي ؟ نتكلّم حول ستابس والمدرسة أو تتحدّثين عن البقالة و الرصيف والمتاحف؟ |
| Evet, kaldırım kenarına takılıp bir bisikletli kuryeye çarptım. | Open Subtitles | نزلت عن الرصيف واصطدمت بدراجة يركبها أحد السعاة |
| Gördüğümüz her şey, siz, ben ve kaldırım, atom denilen küçük yapıtaşlarından oluşmuştur. | Open Subtitles | كل شىء نستطيع أن نراه ,منى ومنك وحتى الرصيف,مُكوَّن من قطع صغيرة جداً من الطاقة تُسمى الذرات |
| - Burada bulunmak için bir nedenin yoksa çöpün geri kalanıyla birlikte kaldırım kenarında beklemeni istemek zorunda kalacağım. | Open Subtitles | سأضطر لأن آمرك بالانتظار على الرصيف بجوار القمامة قمامة؟ |
| Yolda değil, kaldırımda değil... kaldırım kenarında. | Open Subtitles | ليس على الطريق ليس على الرصيف ولكن بالمزراب |
| Bu iyi oldu çünkü kaldırım ile aramıza park etmek isteyen bir araba olursa bunu beceremeyecektir. | Open Subtitles | لأن لو سيارة أرادت أن توقف بيننا وبين الرصيف سيمكنها ذلك |
| O araba ile kaldırım arasında 8 inç var, ve olması gereken 6 inç! | Open Subtitles | هذه السياره ثمانيه انشات عن الرصيف والمفروض ان يكون سته انشات عن الرصيف |
| Sadece mağazadan sarkan turuncu bir uzatma kablosu ve kaldırım kenarında yarısı yenmiş bir ekmek. | Open Subtitles | مجرد سلك تمديد كهرباء برتقالي اللون يتدلى من المقبس ونصف كعكة مأكولة ملقاة على الرصيف |
| kaldırım ormana dönerse çapraz trafiği nasıl göreceğiz? | Open Subtitles | كيف من المفترض لنا أن نرى التقاطع في حين أن الرصيف كالغابة؟ |
| kaldırım köşelerinde beş kâğıt için sakso çekeceksin. | Open Subtitles | تلعقين للرجال على الرصيف مقابل خمسة دولار |
| Burası halka açık bir kaldırım ve ben ACN için bir haber yapıyorum. | Open Subtitles | هذا رصيف عمومي وأنا مراسل القناة |
| Sanki kaya matkabıyla kaldırım deliyoruz burada. | Open Subtitles | هذه ليست عملية حفر رصيف على أي حال. |
| Burası, Büyük Kanyon'u kaldırım taşındaki bir çatlak gibi bırakıyor. | Open Subtitles | هذا المشهد يجعل (الجراند كانيون) في أمريكا تبدو وكأنها صدع تافه في رصيف الشارع |
| Çok uzun süredir de mütahhitlerden kaldırım yapmalarını zorunlu tutmamıştık. | TED | نحن أيضاً لم نطلب من المطورين بناء أرصفة في التطويرات الجديدة منذ زمن بعيد جداً، جداً. |
| kaldırım kenarındaki bir likörcüde ve gizlice içki satılan yerlerde içkilerini sattı. | Open Subtitles | وبيع منتجاته الخاصة في سوق الخُمور وتأسيس محلات سرية لبيع الخمور "تُدعّى "حانات |
| O yüzden binayla kaldırım arasındaki açıyı iyi bilmen gerekiyor. | Open Subtitles | اذن , ذلك سيجعلك تعلمين الزاوية بين البناية والرصيف |
| Aynı zamanda, onayladığımız diğer bir girişimcilikle yüzlerce mil kaldırım inşa ediyoruz metro bölgesinin her yerinde. | TED | نحن أيضاً، مع مبادرة أخرى تم طرحها، سوف نبني المئات من الأميال من الأرصفة على طول منطقة الميترو. |
| Kafamdan yararlanırsın. Böyle bu kaldırım kenarında olmaz ama. | Open Subtitles | أنا فقط لا أريده منزوع على حافة الطريق. |